Değerli okurlarım, muhtelif vesilelerle Ankara’ya gider ve her gidişimde en azından bir hafta kalırım. Düne kadar her ziyaretimde Başkent’in Bab-ı Ali’si olan Rüzgârlı Sokak’ı mutlaka tavaf ederim. Orada her şey değişmiş, ne eğlence yerleri kalmış ne de matbaalar, yerel gazeteler. Ya birer-birer kapanmış ya da başka yerlere taşınmışlar. Rüzgârlı Sokak’ın sadece adı kalmış o kadar.
Ziyaret ettiğim yerler sadece Ankara’nın Bab-ı Ali’siyle sınırlı değil. Bizim gibi eskileri görebilmek için Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD)’ne uğruyorum. Bizden öncekiler yok ama daha gençleri her zaman görebilmemiz mümkün. Arada bir emekli olmuş ya da zoraki emekli edilmiş hekimlerimizi de görüyorum. Anlatmak istediğim, spor yazarları derneği tahminlerin ötesinde çok renkli ve dedikodusu fazla olan bir yer. Madem dedikodu var, sessizce konuşulanlara kulak vermekte fayda var diye düşünüyorum. Zaten öyle de oluyor.
Efendim, bu makalemde anılarımı anlatacak değilim ya da bana konu olacak belli mekânlardan söz etmeyeceğim. Maazallah şehrimizdeki bütün spor yazarları oralarda hücum eder, mesken tutarlar, bize de fazla bir şey kalmaz.
Bu söylediklerim şakaydı! Uzun yıllar önce Spor Yazarları Derneği’nin üyesiydim. Şöyle söylemek istiyorum. Cep telefonlarının, televizyonların hayal bile edilmediği, özel arabaların sayılacak kadar az olduğu dönemden söz ediyorum. Çok eskiden bile, yönetim değiştiğinde yeni yönetim “Mali yönden enkaz devraldık!” demeyi kesinlikle ihmal etmezdi. Muhasebesini tutmadığımız için bilemezdik ama ufak tefek gerçek payı olabilir diye hesaba katardık. Ancak, Spor Yazarları Derneği’ndeki söylentileri duyduktan sonra, inanın üzülmediğimi söylemem. Sporla ilgilendiğimden beri birçoklarından fazla etkilendiğini söylemeliyim.
Anladığım kadarıyla, derneğin geleneksel Antalya seminerinde enkaz sadece mali yönden alınmamış, idari yönden de tam anlamıyla bir enkaz halindeymiş Türkiye Spor Yazarları Derneği. Koşullar ne olursa olsun, bir zamanlar üyesiyken, şimdilerde dostlarımı gördüğüm bir kurum olarak, duyduklarımdan çok etkilendim. Dernek faaliyetleri ülkemizde gerektiği gibi faal değil. Bütün dernekler için de aynı şeyleri söyleyebilirim. Spor Yazarlar Derneği, duyduğum kadarıyla eskisi kadar itibarlı değil. Bu izlenimi aldım. Buna daha fazla üzüldüm.
Bu seminerlere valiler, belediye başkanları, federasyon ve kulüp başkanları davet edilir ve hepsi de icabet ederlerdi. Son seminere herkes yardımcılarını göndermiş. Şu aşamada bizi fazla ilgilendirmese bile, eskiden kalma bir takıntımız var ya ondan dolayı müteessiriz!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA