Mehmet’ler Engin’ler (2)

0
74

Değerli okurlarım, eğitim sistemimiz oldukça ilginç. Biz hala ‘Missisipi mi, Nil Nehri mi daha uzun?’ gibi bu tür soruların peşindeyiz. Hangisi uzun olursa olsun, bizi neden bu kadar ilgilendiriyor ki? El âlemin başkenti, nüfus yoğunluğu ve yer altı zenginliklerinin peşindeyiz. Eğitim sistemimiz yetenek keşfetme merkezli olmadığı için, gerçek başarılar tamamen tesadüflere bağlı. Her zaman tesadüf olmaz ama bildiklerimizi sıralayalım…

Tesadüflerden, Bilinçli ve ısrarcı ana-babalardan, Eğitimcilerden, Az da olsa, çocuğun ısrarından! Oysa gerçek başarı, el âlemi susturmak ya da popüler mesleklere yönelmekle olmaz. Özellikle o kişinin yeteneğindedir. Bugüne kadar yeteneğe yatım yapan bir eğitim sisteminin bulunmaması geri kalmışlığımızın en büyük göstergesidir.

Garanti olan bir şey var… Bu sistemi, yani bu kafayı değiştirmediğimiz sürece ne şap oluruz nede şeker. Yani bir adım ileriye gidemeyiz, garantisi bu ama ne garanti değil mi?

Neler oluyor? Devletimiz, evlatlarını, yeteneklerinin işaret ettiği yere götürmediği sürece, yok edilmiş milyonlarca yetenek, hayatından ve yaptığı işten zevk almayan yetişkinler yaratmış olur. Sonuçta da, gerçek başarının toplumdan değil de teker-teker bireylerden var olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Biz de, böylesine tesadüflere bağlı başarılarla idare etmek zorunda kalıyoruz. 1500 metrede altın gümüş kazanan kızlarımız gibi.

Başarı kısa sürede elde edilemez. Yine olimpiyatlara bakalım. Burada ki başarı binlerce yeteneğin değil de, kapasitesi sınırlı çapı küçük bir çemberin içinden çıkıyor. Daha doğrusu bu çemberin içinde, performansı zirvede olan birkaç sporcu içinden çıkıyor. Burada eksik nedir? Seçenek üretmemişiz, ısrarla üretmemeyi sürdürüyoruz. Federasyonlar seçimle değil de, atamayla olursa bundan daha iyisi olmaz. İyisini beklemek de hayalcilik olur…

Başarısızlıktan sonra da; ‘Neden Böyle, Neden Başarılı Olamıyoruz?’ Bu soruyu hep soruyoruz ama cevap yok. Aslına bakarsanız, oturdukları koltuklarda Japon yapıştırıcı var oturan bir daha kalkamıyor. Kalkmakta istemiyorlar. Yanlışlar şimdilerde aranıyor. En büyük yanlışı işte burada yapıyoruz. Oysa başarı ya da başarısızlık hassasiyet gösterilmesi gereken önemli bir konudur. Bunlar anlık mesele değildir. İhmal edilmesi halinde başarısızlık koşarak gelir. Gereken özeni gösterseniz bile, başarısının sürati kaplumbağa gibidir.

Bu neye benzer biliyor musunuz? Alt ve üst yapısız kurulmasına izin verilen yerleşim yerlerinin bir depremde yer ile yeksen olmasına benzer. Çimento yerine toprak konulmuş, demirler çok inceymiş derler ve Veli Göçerler sorgulanır. Oranın yapılmasına kimler izin verdi ki? Seçim zamanı gelince her şey serbest! Ne yaparsan yap, kimseden “Tık” yok, çıkmaz da!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here