Unutmadık, Unutmayacağız

0
96

ahmet nihat ata1“Dağ gibi kara yağız birer delikanlıydık…/ Ecelsiz öldürüldük.

Dövüldük, vurulduk, asıldık. / Vurulduk ey halkım unutma bizi…

Korkmadan öldük ey halkım unutma bizi…”

1975 yılında SESLENİŞ isimli yazısında böyle diyordu U.Mumcu. 1993 yılında arabasına konan bomba ile katledildi. Bir kaç tetikçi dışında cinayeti karanlık kaldı. Devlet namus borcunu ödemedi. 1990’lı yıllar aydınlara, yurtseverlere saldırıların yoğunlaştığı yıllar oldu. Atatürkçü Düşünce Derneği kurucu genel başkanı Prof. Muammer Aksoy, Doç. Bahriye Üçok, Prof. Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu, Musa Anter, Turan Dursun, Onat Kutlar, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, Dr. Necip Hablemitoğlu, Orgeneral Eşref Bitlis suikastın, silahın, bombaların hedefi oldular. Ortak yönleri ülkesini ve ulusunu sevmeleri, halkın yanında olmaları, teröre karşı durmalarıdır. 24-31 Ocak tarihleri arası Adalet ve Demokrasi Haftası olarak değerlendiriliyor, katledilen yurtseverler anılıyor.

  U. Mumcu safını belirlemiş bir fedai idi. “Ben cumhuriyetçiyim, ben Atatürkçüyüm, ben laikim, ben emperyalizme karşıyım” diyordu. Kalemi vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmamıştı. Yanlı, yalaka olmadı. Her zaman başı dik, davasına bağlı kaldı. Hukuka saygılı, hakka, adalete uygun davrandı. Türk Devriminin, Atatürk İlkelerinin kararlı savunucusu  oldu. Her zaman emekten, emekçiden yana yer aldı. Para için, mal mülk için hak bildiği yoldan ayrılmadı. Onun bu onurlu mücadelesi hepimize yol göstermektedir. İyi bir gazeteci idi, araştırmacı gazetecilik alanında etkili çalışmaları oldu. Tarikat, cemaat, siyaset, ticaret, mafya ilişkilerini araştırdı, sorguladı. Yıllar sonra Susurluk’ta ortaya saçılan çirkin ilişkileri yıllar önceden görmüş, söylemişti. 12 Eylül faşist yönetiminin halk düşmanı, devrim, demokrasi düşmanı, tarikatları, cemaatleri koruyan ABD uşağı, işbirlikçi  anlayışını, uygulamasını eleştirmiş, sorgulamış, ezilenlerin, zulme uğrayanların sesi olmuştur. 12 Mart’ın “Sakıncalı Piyade”si “terörsüz özgürlük” mücadelesini hiç bırakmadı.

Uğur Mumcu bugün yaşasaydı ne yapardı, ne yazardı? Herhalde hak bildiği yolda ödün vermeden, teslim olmadan, döneklik yapmadan mücadelesine devam ederdi. Yazdığı onlarca kitaba, onlarcasını ekler, tleröre, haksızlığa, zulme, ABD ve AB emperyalizmine, BOP  ve eş başkanlarına  karşı barış ve bağımsızlık saflarında yer alır, yazarak, konuşarak halkı aydınlatırdı. Ergenekon, Balyoz, Islak İmza, Andıç gibi sözde davalarla aydınlara, aydınlanmacılara, yurtseverlere karşı yürütülen tertipleri  didik-didik eder, iddiaları yalancıların, tertipçilerin yüzüne çarpardı. Uludere’de 35 yurttaşımızın ölümü ile sonuçlanan hava harekâtının gerçek faillerini kulağından tutar işbirlikçi yalancıların önüne koyardı. Tabi fırsat bulursa…

Belki; Silivri’de Başbuğ’a, D. Perinçek’e, T.Özkan’a, “Ben Atatürk Devrimcisiyim” diyerek tertipçilere meydan okuyan Çetin Doğan’a  koğuş arkadaşı olurdu. Ya direnen maden işçilerine ya da yurtseverlere “özgürlük” nöbeti tutan “Vardiya Bizde” nöbetçilerine yoldaş olurdu.

En önemlisi, demokratların, Kemalistlerin, sosyalistlerin birliği için kafa yorar, çalışma yürütürdü. 1984 yılında böyle bir birliğin programını formüle ediyordu.

“..Böyle bir demokratik, sosyalist parti; bir, ülke bağımsızlığını başına taç yapar. İki, hukuk devletini tek ve vazgeçilmez düzen olarak benimser. Üç, ulusal kurtuluş savaşının ideolojisine sımsıkı bağlanır. Dört, devletçi, müdahaleci ve planlı bir ekonomiyi savunur. Beş, çeşitli sınıf ve tabakalar arasında hukuk devleti üzerinde uzlaşma sağlamayı hedef alır. Altı, her alanda özgürlükçü ve katılımcı olur…”

Unutmayacağız, unutturmayacağız seni özgürlük savaşçısı! Taşıdığın bayrağı hep yükseklerde tutacağız. 21. Adalet ve Demokrasi Haftasında sizleri saygı ve minnetle anıyoruz.

AHMET NİHAT ATA / EĞİTİMCİ-AVUKAT

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here