İstiklal Marşı

0
77

Günaydın sevgili okuyucularım. Nasılsınız bu sabah. Bilgisayarım hala tamirde. Ben yine arkadaşımın bilgisayarından yazmaya çalışıyorum. Dün İstiklal Marşımızın kabul edilişinin yıldönümünü kutladık. İstiklal Marşımızın doğuşuna yeniden bir göz atalım istedim. Sağlık ve sevgiyle kalın sevgili okuyucularım. Yase

& & & & &

İstiklâl Marşı, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin millî marşıdır. Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınan bu eser, 12 Mart 1921’de Birinci TBMM tarafından “İstiklâl Marşı” olarak kabul edilmiştir. Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, İstiklâl Harbi’nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla Maarif Vekâleti, 1921’de bir güfte yarışması düzenlemiş, söz konusu yarışmaya toplam 724 şiir katılmıştır.

Kazanan güfteye para ödülü konduğu için önce yarışmaya katılmak istemeyen Burdur milletvekili Mehmet Âkif Ersoy, Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine, Ankara’daki Taceddin Dergâhı’nda yazdığı ve İstiklal Harbi’ni verecek olan Türk Ordusu’na hitap ettiği şiirini yarışmaya koymuştur. Yapılan elemeler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Âkif’in yazdığı İstiklal Marşı coşkulu alkışlarla kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı’nı okuyan ilk kişi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver olmuştur.

Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl Marşı’nı, şiirlerini topladığı Safahat’a dahil etmemiş ve İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan etmiştir.

Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katılmış, 1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay’ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930’da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922’de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır. Üngör’ün yakın dostu Cemal Reşit Rey’le yapılmış olan bir röportajda da kendisinin belirttiğine göre aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve İstiklal Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir.

Söz ve melodide yer yer görülen uyum (Prozodi) eksikliğinin (örneğin “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” mısrası ezgili okunduğunda “şafaklarda” sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür) esas sebebi de budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde İstiklâl Marşı olarak söylenmektedir.

Şubat Güneşi

Selim koridorda bıraktığı çantasını almış  mutfakta enjektörü hazırlamış seruma bazı ilaçlar katıp salona gelmişti. “Kim fırsatçı?” diyerek kızın üzerine eğildi.

Kız birden kızardı kalbi daha çok atmaya başladı. “Heyecanlanma” Elini yavaşça  kızın alnında gezdirdi.  “Canım benim ya sen ne dayanaklı kızmışsın kıyamam sana” diyerek kızı alnından öptü ılık duşa rağmen kız hala çok sıcaktı.

“Hadi bakalım şu kolunu bir görelim. Zeynep kolunu uzattı. Selim son derece dikkatli bir şekilde kızın kolunu kavradı. İncitmeden canını yakmadan iğneyi damarına yerleştirdi serumu açtı akış hızını ayarladı. İşi bitince “Şimdi iyi olacaksın korkma küçüğüm” dedi.

Kız teşekkür ederim der gibi baktı sonrada külçe gibi  olan gözkapakların  ağırlığına  dayanamayarak hemen  gözlerini kapattı uykuya daldı. Ahmet endişe dolu gözlerle kızı inceliyordu. İki dakika önce ona cevap yetiştiriyordu şimdi uyumuştu bile! Selim “Merak etme iyi olacak” dedi. “Hadi mutfağa gidip kahvaltı edelim.” Ahmet Zeynep le kahvaltı edeceğini düşünmüştü ama kızın bu kadar kötü durumda olduğunu bilmiyordu!.

“Tam zamanında geldin abi valla ben hiç anlamamıştım bu kadar kötü olduğunu” dedi çayını boşaltırken bardağa.

Günün Sözü

Allah Bir Daha Bu Millete İstiklal Marşı Yazdırmasın!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here