Siyasetin elle tutulacak bir yanı kalmamış. Neresinden tutsan elinde kalıyor. Siyasi erdem, çöp sepetine atılmış. Deyim yerindeyse siyasetin “hamuru” bozulmuş; dürüstlük, nezaket ve gurur raydan çıkmış. Edep ve haysiyet elden gitmiş neredeyse.
Temeli çürük, kalitesiz malzeme ve işçilikle inşa edilmiş bir siyasetin ayakta kalma gücü ve ömrü kısa olur. Direksiyonu acemi ellere teslim edilen siyaset, yolunu şaşırır ve yoldan çıkar. Siyasi kazalar bu şekilde oluşur. Ülkemizdeki siyaset anlayışı, çözüm ve sorumluluktan çok, özel çıkarlara hizmet etme aracı gözüyle bakılıyor.
Her kapıyı açmaya yarayan maymuncuk veya sihirli bir değnek…
Hâlbuki siyaset arenası, toplumun ortak çıkarlarını gözeten, her kesime hitap eden bir alandır. Çünkü siyaset, ciddi ve hassas bir konudur. Her aklı esen bu işi beceremez. Sokaktaki vatandaşın genel kanısına göre, İskenderun’da bazı siyasi partilerin belirledikleri Belediye Meclisi Üyeliği aday listeleri göz doldurmuyor.
Ön sıralamalarda yapılan hatalar ve siyasetten uzak bazı şahsiyetlerin listelere dahil edilmesi rahatsızlıkları doğrular nitelikte.
Belediye Meclisini çocuk bahçesine dönüştürmek… Bile-bile bindiği dalı kesip yükseklerden baş aşağı düşmek… At yarışlarında “yanlış ata” oynamak… Kendi ayağına “kurşun” sıkmak… Hazırlanan “dandik” listelerle, hem partilerinin hem de kentin üzerinden “siyasi kumar” oynamak… “Deneme yanılma” yoluyla gelişi güzel listeler oluşturmak…
Kadının yine adı yok! Meclis üyeliğinde, meydan yine “erkek milletine” kalacak. Siyasette kadınları kendi kaderlerine terk etmek…
*”Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak”
*Siyaset hariç, her şeyin mubah sayıldığı bir anlayışla seçimlere katılmak…
*“Torpilli” listelerle girilen yarışa harcanan bunca emek, zahmet, zaman ve maddiyattan sonra, seçim yenilgisine boyun eğmek…
*Başını kuma sokan deve kuşu misali, gerçekleri göremeyecek kadar saf olmak…
“Meclis üyeliği” listelerinin tatminkâr olmadığı kamuoyunun dikkatlerinden kaçmıyor.
Ama vatandaş, artık saf değil, keriz değil. Bilinçli seçmen zaten aldanmaz, doğruyla yanlışı birbirinden ayırt edebilecek yeteneğe sahiptir. 30 Mart’ta “son kararı” halk verecek. OY’ların “çantada keklik” olmadığı o zaman daha iyi anlaşılacak.