Değerli okurlarım, tarih çok ilginçtir, hesap sormaz, sadece yazar. İlginçliği neresinde demeyin. Yapılan çok büyük hatalar zaman içinde başarı gibi gelebilir. Bizlere başarı gibi gözükenlerin temelinde hayal kırıklıkları, saray entrikaları, cinayetler, enkazlar ve felaket olarak görülür, görülebilir. Tarihi okuyanlar muhtemelen tarafgir olabilir ama tarih taraf tutmaz, bitaraftır. Sadece yazar. Okuyanların anlayışına kalmıştır. Zihinlerde yazılan tarihler çok şey görmüştür. İhanetleri de, idealleri de, kendini feda edenleri de…
Tarihi günümüze taşıyıp da yargılamaya kalkarsak; işte o zaman yanılırız! Tarih, Baltacı Mehmet Paşa’yı da Katherina’yı da, Fatih’i de Cem Sultan’ı da, Osmanlıyı yüceltenleri de çökertenleri de, milyonlarca insanı katleden Hitler’i de milyonlarca insan için kendini öldüren Ghandi’yi de istisnasız sütunlarında barındırır. Tarafsız!
Ülkemizin (kimse farkında olmasa bile) parsellendiği, nohut ve kömürün ne demek olduğunu, faturası ödenmiş ülkemize tekrar fatura çıkaranları tarih sorgulamayacaktır ama bitaraf gözlemci olarak yazacaktır. Tarihle kimse oynayamaz, o bir ateştir, yakar! Hani, Balyoz’a birkaç cümle ilave edeceğim demiştim ya hemen o ilaveyi yapalım. Bunları söylerken de şike ile balyoz’u birbirine karıştırmamak şart. Karıştırırsak ayırmak da güç olur.
Efendim bu davayı, askeri vesayetten kurtulmanın miladı olarak kabul edenler olsa da uzaktan bir ilgisi olamaz. Cumhuriyetin, Demokrasinin askeri vesayet altında yeşermesi, serpilmesi mümkün değildir. Bu böyledir diye, dünyanın en güçlü ordusundan biriyle alay etmenin de bir anlamı yoktur! Dikkat ederseniz, Kuzey Afrika ülkelerinde de askeri vesayet yok ama oralarda demokrasi de yok. ‘Kodunsa Bul’ misali!
Buradan şu anlamı çıkarabiliriz. Düşünün ki bir ülkede hukukun üstünlüğünden söz edemiyorsanız, yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkinin birbirini denetleyen ama birbirinin kontrolü altına girmeyen çelişkisinden söz ediyorsanız, sözünü ettiğimiz davalar sadece bir şekilde yorumlanabilir. Şike de olduğu gibi!
Ülkede iktidarda bulunanların, iktidarda bulunmasını istemeyenleri: insaf ve günün el verdiği ölçülerde cezalandırması şeklinde mütalaa edilebilir. Bu doğru mudur, yanlış mıdır şimdiden kimse fikir yürütemez. Gerekçeli karar açıklansa bile yine bir yere odaklanmak mümkün değildir. Çünkü doğruları tarih yazacaktır. Darbeye teşebbüs bile olsa yargılanmayacak mı? tabi ki yargılanacak.
Futbolda şikeyi (teşebbüs değil) yapanlar, suç sabit olduğu halde ne ceza aldılar. Bunu kimse biliyor mu? Sadece bir kulüp başkanı 1 yıl kadar dinlendirildi, sonra da özür dilenip tahliye edildi. bu şekilde şike dosyası kapandı mı? Hayır. Görünen o ki yapılanlar ve teşvik primi konusu futbolumuzun başına çok işler açacaktır. Bu işin hukuki yönü beni yakından ilgilendiriyor. 300 subaya balyoz inerse, o balyozun mucidi, bir federasyonu atamayla ele geçirirse o ülkede hukukun üstünlüğünden söz edilebilir mi? Okurlarıma soruları için teşekkürler.
Mutu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA