Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 29’ncu kuruluş yıldönümü, Kıbrıslılara ve mazlum milletlere ışık tutarak kurtuluşlarına vesile olur ümidi ile tüm dünya insanları için kutlu ve hayırlara vesile olsun.
Barış harekâtından bu yana 38 yıl geçti. O günlerde karşımızda olan Avrupa ve Ambargo uygulayan ABD tarafında hiçbir değişiklik yok. Kıbrıs Rum Kesimi’nde ise Avrupa Birliğine girecek kadar önemli gelişme var. Adada katliam yapan, ihtilaflı olan bir kesim bugün Avrupa Birliği’nin Dönem Başkanıdır. Bu konuda sayın Cumhurbaşkanımız, bir yıl önce, şayet Kıbrıs Rum Kesimi’ni dönem başkanı yaparlarsa biz tanımayız, kabul etmeyiz demişlerdi. İki hafta önce de, Almanya ziyaretlerinde Sayın Başbakanımız aynı mealde, ‘Biz Kıbrıs diye bir devleti tanımıyoruz’ demişti.
Kıbrıs Rum Kesimi’ni birliğe aldıran en güçlü üyelerden biri olan Almanya Başbakanı Merkel, bu sözü tebessümle karşılamış ve nezaketen cevap vermemişti. Hâlbuki Kıbrıs’ı bir iki yıl içerisinde müracaatı ile üyeliğe kabul eden ülke Almanya idi. Bizim yarım asırlık müracaatımıza ise en fazla karşı çıkan ülke de, Fransa ile beraber Almanya’dır.
Bu konuda bizim yaptırım uygulama ya da engel olma veya taraf bulma gibi bir konumda değiliz, asla bizim dostumuz değiller, birbirlerinin dostu ve yakınıdırlar. Aksine ABD’nin izni ile Kıbrıs Rum Kesimi ile İsrail iç içe ve ortaktır. Burnumuzun dibinde petrol ve gaz aramış ve kısa sürede üretime geçmiştir. Mavi Marmara’ya rağmen ilişkilerimiz ve bize karşı tutumları ortadadır. Yani bizimle birlikte olan, Libya, Pakistan ve bir noktada İran vardı ama şuan tarihte kaldı.
Sözün özü, bu meseleye, biz Rahmetli Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş’la KKTC’ni kurarak çözüm bulunmuştuk ve haklılığımız yıllardır razı oldukları müzakerelerle de ispatlanmıştı. Ama ne yazık ki, Avrupa ve ABD’nin ikiyüzlülüğüne inanarak, kesin çözüm bulunacağı iyi niyeti ile “Çözümsüzlük, çözüm değildir” denilerek, AB sevdası ile Talat gibi birisi Cumhurbaşkanlığına getirildi, verilen tüm tavizlere rağmen ikiyüzlülük bir kez daha görüldü. İlerleme kaydedilemediği gibi geriye gidiş oldu ve duraklama dönemine girildi.
Cumhurbaşkanı Sayın Derviş’in, yapılan görüşmelerde, Türkiye, İngiltere, Yunanistan’la beraber Kıbrıs Türk ve Rum Kesimi’nin görüşmelere birlikte devam edilmesi konusundaki teklifine cevap verilmediği gibi, kendisinin AB üyesi bir devlet olduğunu, bunlara gerek olmadığını sessizliği ile teyit etmektedir.
Bu durumda çare, mevcut devletimizin bağımsızlığını tüm dünyaya ilan etmek ya da Anavatan’a ilhaktır. Bir çare daha var, Obama ile çok yakın olan Başbakanımızın, bu konuya kesin tavır koymasını istemektir.
Aslında, Temmuz/1974 yılında, Barış Harekâtını yapan Rahmetli Ecevit ve Erbakan Hoca hükümetinin yaptığı harekâta, tam destek veren rahmetli Türkeş’in önerdiği, Adanın tamamı alınarak, Rum Kesimi’ni barışa mecbur bırakmakla olabilirdi. Bahse konu Liderleri ve Sayın Denktaş’ı rahmetle anarak, KKTC’nin 29’ncu kuruluş yılını kutlarken, sabır dileyip, doğrunun yardımcısı Allah’tır mutlaka selamete ulaşılacaktır diyoruz. Hoşça kalın, Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.
e-mail: nurettincan1453@hotmail.com