24 Aralık Dolu Dolu Yaşanmalıdır…

0
392

Değerli Okurlarım, sanmayın ki 24 Aralık’ı mecburen yazıyorum. Sanmayın ki; önemli bir topluma yakınlaşmak için yazıyorum. Ben böyle düşünürsem, kendime saygım kalmayacağı gibi, sizler de öylesine düşünürseniz inanın çok üzülürüm.

Bu erdemli günle tam yarım asır önce tanıştım. Şimdi cennette olduğuna inandığım bir muhterem bu önemli günün önemini ve faziletlerini ayrıntılı biçimde anlattı. Çok genç olduğum dönemde içime sindirdim ve bazı araştırmalarımla bildiklerimi daha da geliştirdim. O huriye sevgilerimle birlikte makberinde nur içinde yatmasını diliyorum.

Araştırmalarım sonucunda; Yeni Ahit’te, Aziz Luka’ya göre İncil’in 1. bab, 12. suresinde şöyle yazar; Melek dedi ki; “Size müjde getirdim. Bugün Davut’un diyarında kurtarıcı doğdu…” Aceleyle gittiler ve Meryem’i Yusuf’u ve samanlıkta yatan çocuğu gördüler…

Hepsi değilse bile, araştırmalarımı ve bildiklerimi yazıyorum. Şu anda okuduklarınız Hazreti Meryem’in İsa Mesih’i doğurduğu anı tasvir ediyor. Zaten Aziz Luka’nın bu aktarış biçimi Matta Markos ve Yuhanna tarafından kaleme alınmış diğer Ahid-i Cedid İncillerinde de aynı şekilde zikredilir. Anlattığım kutsal olay bu dine mensup olanların Noel’ini oluşturuyor.

öcal sanat9

Hıristiyan Aleminin büyük çoğunluğu Hz. İsa’nın doğumunu 24-25 Aralık’ta kutluyor. Belli bir bölümü de Jülyen ve Gregoryen takvimleri arasındaki farktan dolayı, örneğin Rus ve Sırp, yahut Ermeni ya da Grek Katolik Kiliseleri aynı Noel’i 6 Ocak’ta idrak ediyorlar. Bu tarih bildiğim kadarıyla Rızkullah Terbiyeli’nin doğum günü. Ne kadar güzel, şimdiden doğum gününü kutlarım.

Diğerleri için bu tarih, kahinlerin bebeği ziyarete gittiği “Epifanya” yortusudur. Teolojik konulara girmek üstüme vazife değildir, yanlışa düşmekten endişe ederim.

Şu aşamada söylemek istediğim, yerli ve yabancı Hıristiyan yurttaş ve misafirlerimizle, çalışma arkadaşlarımın bu erdemli günlerini içtenlikle kutlarım. Allah sağlık verirse, her 24 Aralık’ta ben sanat sayfamı hazırlarım ve sizlerde yayınlarsınız. Bu vesile ile hepinizi öpüyorum.

Aynı zamanda bu faziletli günlerin tüm alemlere hayırlara vesile olmasını, dostlukların, barışın ve güzelliklerin tavan yapmasını dilerim.

24 Aralık sıradan bir gün değildir. Eskiyen yılın son günleri hiç değildir. Yılbaşı geceleriyle karıştırmanın da bir esbab-ı harbiyyesi olamaz. Başlangıçtır, Allah’a sığınmaktır ve de O’na yaklaşmaktır.

Gönül Köşemde de devam edeceğimden, sanat yazımı noktalamak istiyorum. Cenab-ı Allah’ın dilek kapıları daima açıktır ama belli günlerde ki duaların ve dileklerin anlamı daha bir başka…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

24 Aralık’tan Çok Şey Beklenir…

Değerli Okurlarım, Hıristiyan Alemine ve dostlarıma bugünü sevmelerini, yararlanmalarını önerecek değilim. Bu zaten bilinen bir gerçek. Hıristiyan arkadaşlarım, dostlarım bilerek ve özümleyerek kutladıklarından eminim.

Bana gelince; benim unutmam zaten söz konusu olamaz. Şu anda cennette olduğuna inandığım bir melek, beynime öylesine kazıdı ki, yarım asır geride kaldı. Unutabilmem mümkün mü?

24 Aralık eski yılın son günleri, yeni yılın da ilk günleri olarak değerlendirmek doğru olmaz, eş değer de görülemez…

O muhterem kiliseye gittiğinde çıkmasını beklerdim. Ben de Ankara Hacı Bayram Camiinde Cuma namazına gittiğimde, beni caminin karşısındaki pastanede beklerdi. Hiçbir zaman “sende gel” diye bir davet aklımızdan bile geçmedi. O bana “Sende gelsene” deseydi, ne olurdu, ne yapardım inanın bilmiyorum.

Öyle ya da böyle…

Birkaç gün sonra hem bizim kuşak bir yaş daha gençleşecek ve hem de yeni yılı sağ kalırsak yaşamaya başlayacağız.

Hani, sık sık beyaz sayfa açmaktan söz edilir ya. Bir kez daha duyun benden. Beyaz sayfa açmanın ne sakıncası olabilir ki? İstediğimiz kadar işler yolunda gitsin, yine bir yerlerde terslikler vardır, yanlışlar yapılmıştır.

Koşullar n’olursa olsun… Açacağımız beyaz sayfaya hep güzel şeyler yazmak adına; Bizleri yaratan Yüce Allah’tan şunları dileyelim… Dualarımız genel olarak şunlar olsun…

İnsan olarak yaratıldığımızı unutmamalıyız,

Hayvanlara ve insanlara eziyet etmemeliyiz,

İyileri görmezden gelip, namertleri yüceltmemeliyiz,

Engelli kardeşlerimize yardımcı olmalıyız,

Adam gibi adam olmanın yollarını aramalıyız,

Eskiyen yıllar gibi, yeni yıl da kötü şeylere gebe olsa bile, yine de iyi bir yıl geçirmeyi dilemeliyiz,

İsteyerek ya da istemeyerek yaptığımız yanlışlardan dolayı Yüce Allah’tan af dilemeliyiz,

Ülkemizi yönetenlerin ıslah edilmesini dilemeliyiz,

Böylesine güzel günlerde kimsenin umudunu kırmamaya özen göstermeliyiz. Ola ki ondan başka bir şeyleri de yoktur.

İmajımızı zedeleyecek yanlışlar yapmamaya, çocuklarımızı yarınlarımız olarak görmeye ve daha fazla okumaya özen göstermeliyiz,

İnsanları kandırmamaya, sadece yapacağımız sözü vermeye,

Dertleriyle boğuşurken gözyaşı dökenlere gülmemeliyiz,

Bazılarından akıllı olsak bile, bunu belli etmemeye,

Efendim, Yüce Yaradan’ın bu dualarımızı kabul edip etmeyeceğinden emin değilim. Birazını kabul etsin bize çok bile. Kutsal günler vesilesiyle benim de sizlere bazı önerilerim olacaktır. Uygulaması oldukça kolay…

Özellikle kimsenin umudunu kırmayın, temiz giyinin, temiz konuşun. Olmayan şeyler için yakınmayın. Dimdik yürüyün ve toplum karşısında bir duruşunuz olsun. Mümkünse sevmeyi deneyin. Mümkün değilse ne yapalım…

Yapabileceğiniz sporu yapın ve kimseye imrenmeyin.

Yüzünüzden tebessüm, gönlünüzden sevgi eksik olmasın…

Benim de önerilerim bunlar olacaktır. Hep iyi günlerde olun…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Meryem’in Oğlu İsa Mesih

Allah’ın izniyle, kötürümleri yürüten, görmezleri görür hale getiren ve meshetmek suretiyle türlü acılara son veren Hazreti İsa, bir gün dağa doğru kaçıyormuş, hem de nefes nefese…

Görenler sormuşlar;

-Ya İsa koşar adım nereye gidiyorsun?

-Onlardan kaçıyorum…

-Sen herkese şifa dağıtan Allah’ın sevgili kulusun… Neden?

-Beni anlamıyorlar, söz dinlemiyorlar, onlardan kaçıyorum…

Bir dini yaymak, kabul ettirmek kolay bir hadise olmasa gerek… Din içeren kitapta şunlar yazıyordu: “Cennette İsa’yı gördüm. Orta boylu, siyah saçlı ve saçları arkaya doğru uzanıyordu. Çimenler üzerinde yürüyordu ayakları yalındı. Bir elinde yulaf ekmeği, bir elinde de hurma vardı. Fakat yemiyordu, sanki birileri gelse de onlara verse diyordu. Göz göze geldik, gülüştük…”

Dinine bağlı, ismi Muhammet ya da İsa olan kullarıma mahşer günü hesaba çekmekten, fena muamele etmekten haya ederim. Bunu Cenab-ı Allah buyuruyor.

Bu güzel günlerin tekrarını görürüz inşallah…

Günün Sözü

Yanan mum şamdan da güzeldir…

Öcal’dan İnciler

Sevgi en güzelse aşk da en yücedir.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here