Hak-İş Hatay İl ve Özçelik İş Sendikası İskenderun Şube Başkanı Mehmet Güngör; “Şiddeti Kınamak, İçin Kadını Erkeği Hep Birlikte Meydanlardayız”
Hak-İş Konfederasyonu olarak, 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” sebebiyle 81 ilde eş zamanlı meydanlarda olduklarını ifade eden Hak-İş Hatay İl ve Özçelik İş Sendikası İskenderun Şube Başkanı Mehmet Güngör, günün anlamına yönelik açıklamalarda bulundu.
Hak-İş Hatay İl ve Özçelik İş Sendikası İskenderun Şube Başkanı Mehmet Güngör, Konfederasyonlarının ‘Kadına Yönelik Şiddete Kaşı Uluslararası Mücadele Günü’ deklarasyonunu kamuoyu ile paylaşan Güngör; “Filistin ve Gazzeli kadın ve çocuklar başta olmak üzere tüm dünyada zulme ve şiddete maruz kalan kadın, çocuk, hayvan ve tüm canlılara yapılan şiddeti kınamak, kadın kardeşlerimiz adına güçlü bir ses vermek üzere büyük HAK-İŞ teşkilatı olarak kadını erkeği hep birlikte meydanlardayız” dedi.
Nereden ve kimden gelirse gelsin şiddetin her türlüsüne karşı olduklarının bir kez daha yüksek sesle haykıran Güngör; “Kadın cinayetlerine, istismara, eşitsizliğe, ayrımcılığa, yoksulluğa ve güvencesizliğe son verilmesini istiyoruz. Günümüzde şiddet; fiziksel, cinsel, psikolojik, siber, ısrarlı takip ve ekonomik olmak üzere çeşitli türleriyle karşımıza çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar, şiddete en fazla maalesef ki kadınların maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Ülkemizde ve Dünyada şiddet toplumsal bir problem haline gelmiştir.
Bütün dünyanın gözleri önünde Gazze’de bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Filistin’de savaş suçu işlenmektedir. Siyonist İsrail Gazze’de soykırım yapmaktadır. Kadınlar, çocuklar, bebekler ve masum insanlar katledilmektedir. Dünya genelinde Filistin ve Gazze gibi birçok bölgede kadınlar ve çocuklar sistematik zulme maruz bırakılmaktadır. Bu soykırım karşısında Dünya suskun olsa da HAK-İŞ olarak biz susmayacağız. Gerçeği haykırmaya devam edeceğiz.
Buradan “Birleşememiş” milletler başta olmak üzere; uluslararası kuruluşlara, İslam iş birliği Teşkilatına, Avrupa Birliğine, Arap Birliğine, bölge ülkelerine ve insan hakları kuruluşlarına sesleniyoruz; Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından Gazze’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı Siyonist İsrail’in Başbakanı Netenyahu ve eski Savunma Bakanı hakkında verilen tutuklama kararının biran önce uygulanmasını, Siyonist İsrail’in, bütün yöneticilerinin uluslararası savaş suçluları mahkemesinde yargılanmasını, Katliamların durdurulması için Siyonist İsrail’e karşı her türlü müeyyidenin uygulanmasını, Terörist İsrail’in Gazze’deki katliamlarına destek veren ABD’nin Ortadoğu’yu, Akdeniz’i, Filistin’i terk etmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Toplumun temel sorunu olan şiddetin çözümünün, sadece kadınların omuzlarına yüklenemeyeceğini ifade eden Güngör; “Kadınlara, çocuklara, hayvanlara karşı işlenen suçların kadın erkek birlik ve beraberlik içerisinde, büyük bir dayanışma ile engelleneceğini düşünüyoruz. Kadın, çocuk, hayvan ve tüm canlılara yapılan şiddeti kınamak, kadın kardeşlerimiz adına güçlü bir ses vermek üzere büyük HAK-İŞ teşkilatı olarak kadını erkeği hep birlikte meydanlardayız.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Kaşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Hak-İş’li erkek emekçiler olarak kadın emekçi kardeşlerimizle dayanışma duygularımızı dile getiriyoruz. Bizler kadına yönelik şiddetin bir acizlik olduğunu savunuyoruz. Hak-İş, kadınların örgütlü olduğu en büyük konfederasyondur. Hak-İş olarak kadın erkek hep birlikte haykırıyoruz. “Artık ölmek istemiyoruz.” Kadınlara yönelik şiddetin, hele de erkekler tarafından uygulanan şiddetin son bulmasını istiyoruz. Hak-İş olarak, emekçi kadınların işyerlerinde yaşadıkları şiddetin her türlüsüne karşıyız” dedi.
Sendikal temsilden yoksun emekçilerin, ayrımcılıkla karşılaşma olasılığının sendikalı emekçilere göre iki kat daha fazla olduğunu savunan Güngör, Hak-İş olarak, sendikal örgütlenme ile toplumun kanayan yarası olan şiddeti yenebileceklerine inandıklarını vurguladı.
Çalışma hayatında kadına yönelik şiddet ve tacizin önlenmesi için taleplerini de sıralayan Güngör; “Sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını, ILO C190 sözleşmesinin onaylanmasını ve ilgili sözleşmenin Sendikalar tarafından toplu iş sözleşmelerine uyarlanmasını, İş yerlerinde şiddete sıfır tolerans politikasının hayata geçirilmesini, “Şiddete sıfır tolerans” yaklaşımının bir devlet politikası haline getirilmesini, Kadın ve aile dostu işyerlerinin teşvik edilmesini, Sektörel çözümler üretebilmek için iş yerlerinde şiddet araştırması yapılmasını, Devlet tarafından ‘Çalışma hayatında şiddeti önleme ve izleme komitesi’ oluşturularak sivil toplum kuruluşları ile ortak çalışma yapılmasını, Eşit değerde işe eşit ücret verilmesi için kamu organlarınca denetimler yapılmasını ve caydırıcı önleyici tedbirlerin hayata geçirilmesini, Kadınları sendikal güvence altına almak, kayıt dışılığı ve cinsiyetler arası ücret açığını önlemek için sendikal örgütlenmenin teşvik edilmesini ve arttırılmasını, Bakım yükümlülüğünün, kadının omuzlarından alınarak, toplumsal mesele olarak görülüp bu çerçevede çözüm üretilmesini, Kendisine yönelmiş veya yönelmesi kuvvetle muhtemel şiddet veya taciz olayı nedeniyle hayati tehlikesi bulunan çalışanlara talebi üzerine; tayin, fesih, ücretli-ücretsiz izin ve esnek çalışma hakkı verilmesini, tekrar işe alımda öncelik hakkı tanınmasını ve kıdem tazminatının tam olarak ödenmesini, Güçlü bir toplumun inşası için aile yapısını güçlendirecek politikalar geliştirilmesini, İş, aile ve sosyal yaşamın uyumlaştırılmasına yönelik düzenlemelerin hayata geçirilmesini, talep ediyoruz.
HAK-İŞ olarak Kadına yönelik şiddetin kadın erkek hep birlikte birlik ve dayanışma içerisinde engellenebileceğine inanıyoruz. “Aciz olmayın kadına şiddet uygulamayın” diyoruz. Bütün emekçi kadınları, “Emekçilerin Güvenli Limanı” HAK-İŞ çatısı altında toplanmaya, dayanışmaya davet ediyoruz. Gelin eşitsizlik ve adaletsizliklere karşı, haklarımız için birlikte mücadele edelim” şeklinde açıklamalarda bulundu. (Haber: Helga TERBİYELİ)