Değerli okurlarım, yüreği nasırlaşmamış insanları seven, vergisini kuruşuna kadar ödeyen adam gibi adamları, iyi şeylere yöneltmek, doğru fiiller yaptırmak, futbolumuzun kötü kaderini muasır medeniyet seviyesine çıkarttırmak hiç de zor değildir. Siz onların, sadece hayallerine değil, damardan gireceksin. Başka bir ifadeyle, kalbine dokunacaksınız.
Çünkü kalbi değişenin ve zenginleşenin kalıbı da yörüngeye oturur, spora, topluma faydalı olmak için çok şeyler feda eder. İnsanları değiştirmek düşünüldüğü kadar zor değildir. Yeter ki inansın, güvensin. İşte o zaman kocaman bir mermer bloğunu milim-milim şekillendirerek mucizelere yaratır.
İnsanları, yönetmek, yönlendirmek; keşke baklava yapmak gibi, içli köfte yapmak gibi kolay olsaydı! İnsanlarla uğraşmak, onları eğitmek ve de iyi ve güzel işlere yöneltmek! Sanırım, ne demek istediğimi anladınız.
Futbol gerçekten vahşet halini aldıysa; kalbi kararmış ve nasırlaşmış, acıma duygusu kalmamış, yenmekten ve para kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen, “Bu maçı alacağız, başka yolu yok” diyerek insanları hep ikinci planda gören ama kendisi rant peşinde koşan insanların yüzünden olmuştur.
İyi niyetli olanlarda arada kaybolup gidiyor. Futbolu gerçekten spor haline dönüştürmek zor olsa da imkansız değil. Bunun için hem mesai ve hem de enerji harcamak gerekiyor. Sizlere, taslak romanımdan bir paragraf sunmak istiyorum. Havadan sudan değil, konumuzla doğrudan ilgili…
“Soğuk kış aylarında sele dönüşen yağmurlardan söz etmiyorum şimdilik. Baharın ilk aylarında yağan ya da yapması beklenen bereketli Nisan yağmurları, vücuda zindelik ve enerji kazandırıyor. Bildiğiniz içinde kullanılabilir demir var.
Kış boyunca en alt seviyeye inen vücudun demir miktarını en doğal yoldan geri kazanabilirsiniz ve o yağmuru gördüğünüzde sokağa çıkıp alabildiğine ıslanın. Gökten bu rahmet yağarken, etrafınıza göz gezdirin, gözlerinizi kırpmadan bakın ne göreceksiniz?..”
Yarın anlatacağım!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA