Ağustos Ayı Barış Nöbetine başlayan İnsan Hakları Derneği İskenderun Şubesi adına konuşan Şube Eşbaşkanı Coşkun Selçuk; “Öncelikle 2014 yılı Ağustos ayında İŞİD tarafından Şengal’de gerçekleştirilen Ezidilere yönelik soykırım saldırısında hayatını kaybedenleri saygı ile anıyoruz. Avrupa Parlamentosunun ve BM İnsan Hakları Konseyi’nin aldıkları karar gereğince Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kapsamında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurulmasını ve yargılamaların yapılmasını talep ediyoruz” dedi.
Dernek binasın üyelerin katılımıyla bir basın açıklaması gerçekleştiren Selçuk; “Ağustos ayı Barış Nöbetimizi savaş çığlıklarının atıldığı işgal tehditlerinin suikastların yapıldığı, sokaklarda yaşayan canların katliamına sebep olacak yasanın çıktığı, halay çeken gençlerin tutuklandığı, caddelerdeki Kürtçe uyarı yazılarının Valilik kararlarıyla silindiği bir ortamda gerçekleştiriyoruz. Dünyada ve coğrafyamızda barışın ne kadar önemli olduğunu her gün can yakıcı bir şekilde hissetmekteyiz” diye konuştu.
İsrail’in son günlerde gerçekleştirdiği suikast ve saldırıların, savaşın bütün Ortadoğu’ya yayılması tehlikesini taşıdığını kaydeden Selçuk; “Bir yandan Filistin’e saldırılarla her gün onlarca insan yaşamını yitirmekte diğer taraftan İran ve Lübnan’da gerçekleştirilen suikastlar daha büyük bir savaşın haberini vermektedir. Bir daha büyük acıların yaşanmasını önlemek amacıyla İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan kurumlar ve yapılan Uluslararası sözleşmeler devletlerin ticari ilişkilerine kurban edilmiş ve işlevsiz hale gelmiştir. Bin bir mücadele ve emek ile oluşturulan uluslararası kurum ve sözleşmelerin yok sayılmasının, ticari ilişkileri esas alanlara da iyilik getirmeyeceği görülmeli ve bir an önce bu savaş ve çatışmaların önüne geçmek için mekanizmalar oluşturulmalıdır” diye konuştu.
Coğrafyamızda ifade özgürlüğü ihlalleri had safhaya ulaştığını öne süren Selçuk; “Geçtiğimiz hafta Mersin’de halay çekerken slogan atan gençlerin, gözaltına alınmaları, ardından tutuklanmaları ve cezaevine götürülürken ırkçı içerik taşıyan müzikler dinletilmesinin ardından, Siirt, Ağrı ve İstanbul’da da benzeri gözaltı ve tutuklamalar yaşandı. Örneğin, Siirt Kurtalan’da, bir düğün sırasında, halay çektikleri sırada, halay çektikleri müziğin sözleri gerekçe gösterilerek, 2’si çocuk, 4 kadın tutuklandı. Tutuklamaların gerekçesinde bir trol hesap olan Ajans Muhbir’in dayanak olarak gösterilmesi de ayrı bir tartışma konusudur. Benzer olaylarla ilgili olarak, Yargıtay kararları olmasına rağmen ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin defalarca benzer olaylarda Türkiye’yi ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle mahkum etmiş olmasına rağmen, adeta “cadı avına” dönüşen bu uygulamanın, akıl dışı olduğunu düşünmekteyiz. Bu gözaltı ve tutuklamalar, ifade özgürlüğünün engellenmesi yanında aynı zamanda insanların özel hayatlarına da müdahaledir. Düğünlerde sadece kendilerine ait olan alanlarda, her zaman çalınan şarkılarla, halay çeken insanların tutuklanması, akıl dışıdır. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, hem iç hukukuna hem de altına imza attığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin hükümlerine tamamen aykırı bir uygulamadır” dedi.
Sokak hayvanları ile ilgili verilen ‘uyutma’ kararını da sert bir dile eleştiren Selçuk; “Sokaklarda yaşayan canların tehlike oluşturduğu gerekçesi ile çıkarılan yasa sayıları milyonla ifade edilen canların yok edilmesi ve katliamına neden olacaktır. Daha önce yapmaları gereken kısırlaştırma, sahiplendirme çalışmalarını yapmayarak bu kadar çoğalmalarına neden olanların şimdi uyutma ötanazi vb kavramlarla katliamı meşrulaştırmaya çalışmaları kabul edilemez. İnsan Hakları Derneği olarak savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı, yılmadan savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz” şeklinde konuştu. (Haber: İlyas EDİP TERBİYELİ)