Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Deniz Ezer; “MEB Laiklik Karşıtı Uygulamaları Bilinçli ve Planlı Biçimde Uygulamaya Koymaktadır”
Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası adına açıklamalarda bulunan Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Deniz Ezer, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hayata geçirilmek istenen yeni uygulamaları ‘laikliği hedef alması’ gerekçesiyle eleştirdi.
Eğitimin hızla, daha da gericileştirildiği bir dönemden geçtiğimizi iddia eden Ezer; “AKP ve MEB istedikleri kindar ve dindar nesli yetiştirmek için her fırsatı değerlendiriyor: afet,/salgın demeden her krizi fırsata çeviriyor. Milli Eğitim Bakanlığı, bu kez gözünü yine seçmeli derslere dikmiştir. Türkiye kamuoyu bilmelidir ki laiklik bu ülkenin betonudur. Laikliğin kaldırılmasına yönelik atılan her adımda hedef kadınlardır, hedef çocuklardır, hedef bilimsel çalışmalardır, hedef cumhuriyettir, hedef farklı inançlardır. Laikliğin kaldırılmasına yönelik adımları isteyen Taliban zihniyetindeki cemaatler, dini vakıf ve derneklerdir. Diyanet İşleri Başkanlığıdır” dedi.
MEB ve Diyanet İşleri tarafından hayata geçirilen ÇEDES projesini de ‘gericiliğe adım atmak’ olarak nitelendiren Ezer; “Kitaplardan bilimsel konuları kaldıran, karma eğitimi kamuoyunda gericilerin ağzıyla tartıştıran ve fiili olarak kaldırmaya çalışan AKP iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı hızını alamamış, Diyanet ile yaptıkları ÇEDES yani “Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi ile pilot olarak seçilen yerlerde ilkokul, ortaokul ve liselerde Manevi Danışman adı altında İmam, vaiz, hafız, müezzin gibi din görevlileri okullarda görevlendirmiştir. Bir din görevlisine manevi danışmanlık adı altında, özünde öğrencilere tek din tek mezhep üzerinden ideolojik değerleri yüklemeyi amaçlayan bir süreç başlatıldı. Yine aynı Milli Eğitim Bakanlığı Beyaz Önlük dayatması adı altında özünde kadınların giyimini hedef alan bir dayatmayı gündeme getirmiştir. Gelinen süreçte seçmeli ders uygulamasında değişiklik yapan MEB, öğrencileri seçmeli ders adı altında var olan zorunlu din dersinin yanında zorunlu seçmeli din dersi almak zorunda bırakmıştır.
Tüm seçmeli dersleri “İnsan, Toplum, Bilim”, “Din, Ahlak ve Değer”, “Kültür, Sanat ve Spor” kategorileri altında toplayan MEB, her öğrenci için bu kategorilerden en az bir dersi seçmeyi zorunlu kılmıştır. Böylece öğrenciler artık zorunlu din dersinin yanında bir de ‘seçmeli’ zorunlu din dersleri almak durumunda bırakılmıştır.
MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı eliyle yapılan bu düzenlemeyle ortaokullarda din dersi haftalık 4 saate çıkarılmıştır. Bu da yetmezmiş gibi tüm ortaokullarda birinci sınıfta 18 saat Arapça dersi verilebilmesinin önü açılmıştır.
Altıncı maddede ise ‘velilerin talep ettikleri okullarda on (10) ders saatine kadar her türlü eğitici faaliyet uygulanabilir’ ifadesiyle gerici vakıf ve dernek ile cemaatlerle daha sık etkinlik yapmaya yasal bir kılıf yaratılmaya çalışılmıştır.
Aynı gerici uygulama, liselerde de uygulanıyor. Liselerde zorunlu din dersi sayısı, bu kategori altında haftalık en az 3 saate çıkarılmıştır.
Böylece iktidar bu hamlesiyle diğer inançları yok sayarak tek din tek mezhep dayatmasıyla da 2017’de yaptığı ortaokullarda ve liselerde din kültürü ve ahlak bilgisi ders saatlerini iki ders saatine çıkarmasının ardından din derslerini daha da arttırmıştır” şeklinde ifadeler kullandı.
“Müfredat Cemaatlerin İsteğiyle Bilimsellikten Arındırıldı”
Anadolu liselerinde ise ikinci yabancı dil olan Almanca/Fransızca derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılıp seçmeli hale getirildiğini hatırlatan Ezer; “Cumhuriyet’in temel ilkesi olan Laikliğe yönelik yapılan bu düzenlemeler, eğitim emekçileri açısından da yeni mağduriyetlerin kapısını aralama tehlikesini barındırmaktadır. Seçmeli ders seçimleri okuldaki öğretmen kadrosu dikkate alınarak Mayıs ayında tamamladığından, bu yeni düzenleme tam anlamıyla bir kaos yaratacaktır. Alanlarda uzmanlaşmış çok sayıda öğretmen norm fazlası olacak ve görev yaptıkları okullardan ayrılmak zorunda kalacaktır.
Ayrıca Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin yönetici yapılmasına bağlı olarak din içerikli dersleri verecek öğretmen bulunamaması nedeniyle, eğitimci vasfı taşımayan din görevlerinin derslere girmesinin önü açılıyordu. Yeni düzenlemeyle bu akıl almaz tablonun daha da kötüleşeceği, hem eğitimciler hem öğrenciler açısından yeni mağduriyetler yaratılacağı açıktır.
TÖBSEN olarak iktidara ve MEB’e çağrımızdır!
Eğitimin tüm bileşenlerini mağdur edecek, eğitimi daha niteliksiz, gerici ve kaotik hale getirecek bu uygulamayı derhal iptal edin! Taliban anlayışı üzerinden şekillenecek eğitim süreci ülkeyi geriletecektir.Yıllardır ideolojik kaygılarla eğitimi yok ettiniz. Apartman binalarından dönme üniversiteler açtınız, imam hatip okullarına ayrıcalık yapıp sürekli dönüştürme ve yeni bina yaparak öğrencinin gitmediği tabela imam hatipler oluşturdunuz. Müfredat cemaatlerin isteğiyle bilimsellikten arındırıldı. Kariyer adı altında öğretmenleri ayrıştırdınız. Sonuç kocaman bir kaos. Ülkenin gençleri ülke dışına nasıl çıkarım hesabında, siz ise bunları yapmaya devam ediyorsunuz. Milli Eğitim cemaatlere teslim olmuş durumdadır. Bu hatadan derhal vazgeçin” şeklinde konuştu. (Haber: İlyas Edip TERBİYELİ)