Değerli okurlarım, sizlerle “söyleşmek” önemli bir alışkanlık haline geldi ve tabi ki bundan şikâyetimiz olmadığı gibi, daha büyük mutluluk da olamaz. Sizlere türlü konularda ulaşabiliyorum. Aktüalite, siyasi, magazin ve spor yanım daha ağır basıyor ve bu köşede muhtelif konularda makalelerim yayınlanıyor. Okuduğunuz için de hepinize ayrı-ayrı teşekkür ederim.
Dünkü yazımızda, özellikle son yıllardaki “futbol erozyonuna” değinmiştik. Gözle görünen bir hadise halini aldı. Şehrimizdeki futbol takımlarını yönetenlerin karşısında nasıl bir tavır takınmalıyız? Yeşil zemin üzerinde futbolu icra edenlere neler söylemeliyiz? Sizlerin de tahmin ettiğiniz gibi, bunlara benzer birçok cevap bekleyen sorular var kafamda. Ancak, sorunların kolayından başlayıp da, daha zoruna doğru gidersek bir hayli rahatlarız diye düşünüyorum.
Kapalı spor salonları ya da futbol sahalarının belli yerlerinde Ulu Önder Atatürk’ün şu ünlü vecizesi yer almaktadır. “Ben Sporcunun, Zeki, Çevik ve Aynı Zamanda, Ahlaklısını Severim” buyuruyor Ulu Önderimiz. Ne kadar da doğru söylemiş değil mi?
O’na bir duble aslan sütünü çok görenler ikide bir eleştirenler tamamıyla yanılıyorlar. O bir Aslan! Aslanlar da “Aslan Sütü” içerler. Bunda yadırganacak ne var ki? Örneğin, Lüfer balığı alıyorsunuz ya da Palamut! Bu mübarek hayvanı meyan şerbeti ile mi yiyeceksiniz? Adamı güldürmeyin. Tabi ki aslan sütüyle yenir o mübarek hayvan. Siz ağzınızın tadını bilmiyorsunuz ki! Onun için, Ulu Önder Atatürk’ün ismini ağzınıza almayın lütfen.
Dünden beri şunları demeye çalışıyorum. Biz insanlar bir şey yapacaksak, yakışanını yapmalıyız. Soğan, sarımsak, maydanoz, tere, roka… Ne olacak bunlar, inek miyiz biz? Her şeyin bir yakışığı vardır.
Şimdi, konuyu omurgasından yakalayalım. Bu günlere gelinceye kadar futbolumuz çirkinleştirilmeye, katledilmeye çalışıldı mı? Tabi ki evet! Ancak, yer, zaman ve suçlu tespit edilemediğinden, bu kadarı da kadının kızında da bulunur zihniyeti ağırlık kazandı ve buruk bir biçimde konuların üzeri küllendi. Yemezler!
Bazı şeyler kendi küllerinden oluyor ve de kor oluyor. Bunun bazı örnekleri hala hafızalarda tazeliğini koruyor. Şike tespiti oldukça zordur, hele bazı müsabakalar için “şikedir” diyebilmek mümkün değildir. Sonunda bir futbol takımının her şeyini gasp etmek var. Fakat uzun yıllar önceki bir yerel takımımızın yaptığı şikeyi kundaktaki bebekler bile anlar. O denli açık ve seçik bir yüz kızartıcı hadise.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
