Değerli okurlarım, insanlar evlerini iyi tanımalı, en ücra yerinde bile ne var, ne yok iyi bilmeli. Aksi halde o evde kiracı gibi oluruz. Dağlarımızı, tepelerimizi, ovalarımızı da iyi tanıyamazsak, korumamız da olanaksızlaşır, belki de mümkün olmaz.
“Sporda ahlak erozyonu” diye başlık attık ya, bunun altında çok şeyler yatmaktadır. Bazı üst akıllar bunu bilerek ve isteyerek yapmaktadır. Nasıl mı? Yaratıcılıkta da yok, doğru sözlere itibar da hak getire. ‘Kelle Sayısı-At izi, it izi’ gibi ipe sapa gelmez sözlerle bir yere varmanın mümkün olamayacağını artık anlamamız gerekli.
Yaratıcı düşünce, herkesin normal karşılayacağı, basit ve kolay bir şeyler yapmak için yeni ve gelişmiş yollar bulmaktır. Yaratıcı düşünce kabiliyetimizi geliştirip güçlendirmek için neler yapmalıyız sorusuna yanıt aramaktır. İlk aşamada yapılacak işlere inanmakla başlar o zaman aklımız o şeyi yapmak üzere harekete geçer.
Aslına bakarsanız, kalıcı dünya barışının sağlanabileceği içtenlikle inanmayan politik liderler, dünya barışını sağlamada asla başarılı olamazlar. Çünkü zihinleri barışı ve refahı getirecek yaratıcı çözümlere kapalıdır. Örneğin, birinden hoşlanabileceğinize, onunla anlaşabileceğinize inanırsanız onun hakkında güzel düşünebilirisiniz.
Değişim ve çözüm ayaklarıyla, eşkıyayı şehre indirirsen olacağı buydu. Şehre inen, tünel de kazar, evleri de deler, ikamet edenleri de göçe zorlar. Aziz vatanın her karış toprağı atalarımızın kanıyla sulanmıştır, şimdi de evlatlarımızın kanıyla yeniden sulanıyor. Gözü yaşlı analar, genç yaşta dul kalanlar, ana rahminde olanlar, babalarını doğru dürüst tanıyamayanlar, babasız büyümeye mahkûm olan yavrular…
Her şey engelleniyor da, ahlak erozyonu engellenmiyor. Demek ki ahlak denen hadisenin mektebi yok, marketlerde de satılmıyor. Futbolda veya siyasette nerede olursa olsun, ahlak “erozyona” uğramışsa tuttuğun elinde kalır. Yine tekrar ediyorum ki, bu milletin kaderiyle ve yarınlarıyla oynayanlar, mutlaka perişan olacaklardır.
Efendim, futbol benim yaşam biçimimdir, o olmayınca inanın bende olamam. Ayrıca futbolu sevmek ve yazmak bir hastalıktır. Hasta olmak güzel bir şey olmayabilir ama “futbol hastası” olmanın bence hiçbir sakıncası yoktur.
Ancak ‘Özellikle, son yıllardaki “futbol erozyonuna” ne demeli?’ şeklinde sorumu soruyorum ve şimdilik huzurlarınızdan ayrılıyorum. Yarın bu konuyu daha derinlemesine konuşacağız.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA