23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun
Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Cumartesi günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramımızı kutlayacağız. Ve tabi çokkkk büyük bir özlemle; bir zamanlar, milattan önce miydi neydi işte o bir zamanlar bütün dünya çocukları ile coşkuyla haftalar süren çalışmalar, heyecanlı koşuşturmalarla kutladık bayramları! Ah o zamanlar nerde şimdi? Ne kadar mutluymuşuz da ayrımın da değilmişiz? Şimdiye bakınca daha iyi anlıyoruz ve özlemimiz çok daha büyüyor. Her zaman bir neden varken şimdide salgın hastalık var ve bence -en masum neden o artık- Yani lebaleb kongreler, cenaze merasimleri, kardeşim el insaf insanlar üst üste! Yani bayan korona ne yapsın da bulaşmasın, daha ne söylemesi gerekiyor o da şaşırdı daha ötesi var mı öldürüyor ya! Ö-l-dü-rü-yor! Bu yüzden 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı okullarda, sokaklarda öyle coşkuyla kutlanmıyor, kırmızı pabuçlar, özel giysiler hep hayal oldu. Üstelik kendi koyduğumuz yasakları kendiniz deldiğimiz için…
Ve sevgili oyucularım, geçen yıl bu günlerde yazımın başlığı buydu, çok şükür o günler geçti. Âmâ tabi ki sona ermedi. Ancak bu yıl bütün bunlara ek, ekonomik sıkıntılara ve dünyanın ateş almış haline rağmen bayramımızı büyük bir coşku ile yaşamaya hazırlanıyoruz. 23 Nisan etkinlikleri ve kitap fuarı baya bir değişiklik ve hareketlilik getirdi sevgili İskenderun’umuza.
Ve sevgili okuyucularım Milli bayramlarımız “pat” diye ortaya çıkmıyor. Bir gün öylece bayram ilan edilmiyor değil mi? Bunun için ne canlar toprağa karışıyor, ne bedeller ödeniyor. Bizler kutlama yaparken hepsini birden düşünüyoruz. Bu yüzden bayramların önemi bizim için çok büyük oluyor. Ve 23 Nisan Ulusal Bayramımız, ulusal kurtuluş için atılan ilk adımlardan sonra ilan edildi.
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, ulusal kurtuluşu başlatmak için İstanbul’dan Samsun’a giderek ilk adımı atıyorlar.
Samsun’dan Amasya’ya, oradan Erzurum’a ve Sivas’a, Sivas ve Erzurum’da kongreler yapıyorlar. Mustafa Kemal Paşa, egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla «Ulusu yine ulusun gücü kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir» diyordu. Ve bu inançla Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilcileri Ankara’da 23 Nisan 1920 günü topladı. Ülke yokluk ve yoksulluk içinde idi. Ancak umutları taze! Milletvekillerinin oturduğu sıralar bu günkü gibi maun deri kaplama koltuklar değildi. Bir okuldan getirilen kırık dökük sıralardı. Meclis, şimdiki gibi ışıl değildi. Gaz lambası ile aydınlanıyordu, kaloriferlerle ısınıp, bir eli yağda, bir eli balda değildi vekillerin; üstleri başları dökük, yaralı, bereliydiler. Ve onlar, odun bulabilirlerse odun sobası ile ısınıyorlardı… Ve orada Ulusal Kurtuluş Savaşımızla ilgili bütün kararlar alındı. Kimse kimseye ağza alınmaması gereken şeyleri söylemeden, kırıp incitmeden, tek yumruk, tek amaçla kurtuluş mücadelesi verdi… İlk ve en önemli amaç, düşmanı topraklarımızdan atmak! Ve Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde ulusumuz dünyaya Ulusal Kurtuluş Savaşı dersi verdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı. Bağımsızlık savaşının öncüsü olan kurtuluş savaşımız yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu.
Ve bu kutlu gün çocuklara armağan edildi. Çocuk demek gelecek demek. Gelecek demek payidar olmak demek. Mustafa Kemal bu yüzden, emaneti çocuklara teslim etti. Teslim edilen şey bir oyuncak değil, bir ülkenin var oluşunun, egemenliğinin ve özgürlüğünün temeli olan Millet Meclisidir… Bu yüzden çok önemlidir. Bu yüzden bayramdır bu yüzden bütün dünya çocukları bu bayramı bizimle birlikte kutlar.
23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram işte bir zamanlar milattan önce gibi şenliklerle kutlanırdı «Bugünün küçükleri yarının büyükleridir» diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlatmıştı. 23 Nisan’da yönetim birimleri, seçimle gelen kurumlar, bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Allah’tan bu değişmedi yoksa bu yıl o da olmayacak mı? Ve bir zamanlar yine milattan önce gibi…
Ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramınız kutlu olsun sevgili çocuklar. Ve her daim çocuk kalanlar. “Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan” diye şarkı söylemek geliyor içimden. Her ne kadar kırık dökük, yaralı bereli ise de yüreğim. Ve rahmetle ve özlemle anıyoruz, bize bu günleri armağan edenleri. Ve bu ülke için şehit olmaya devam eden Mehmetçikleri, polisleri.
Ve sevgili okuyucularım 23 Nisan sevinci daim olsun sonsuza dek diliyorum, sağlık ve sevgiyle kalalım her zaman, ayrımsız, gayrımsız, el ele, yan yana, yurtta sulh cihanda sulh diyerek. Yase
& & & & &
Muhteşem Bir Çanakkale Hatırası
“Baban Gelirse Beni Hemen Çağır Ha..!”
Cevdet dede Balıkesir’de Ali Sururi İlkokulu karşısındaki boşlukta, eski ayakkabı tamircisi, kır, pala bıyıklı bir ihtiyar olan Cevdet (Alkalp) dede vardı. Bir akşamüstü konu Çanakkale’ye gelince ağlamaya başladı. Ve devam etti: “Rahmetli babam, Hafız Ali Çanakkale’de kaldığında, anamın karnında yedi aylıkmışım. Onu hiç tanımadım. Bir fotoğrafı bile yoktu. O günler çok zor günlerdi. Seferberliğin sıkıntıları, Kuvayı milliye zamanı, işgal yılları, kurtuluş, yokluk, sıkıntı… Çocukluğumuz hep ekmek peşinde, sıkıntıyla geçti. Ama anam, benim çocukluğumdan itibaren her sokağa çıkışta, her nereye giderse yanıma gelir ve: “Oğlum ben pazara gidiyorum. Baban gelirse beni hemen çağır ha..! Ben teyzenlere gidiyorum. Baban gelirse beni hemen çağır ha..! Ben komşulara gidiyorum. Baban gelirse beni hemen çağır ha..!” derdi.
Anam babamı bekledi durdu.. Büyüdüm, dükkân açtım. Annem yine her bir yere gidişte dükkâna gelir, gideceği yeri söyler ve “Baban gelirse beni çağır ha..!” diye eklerdi. Aradan yıllar geçti. Anacığım ihtiyarladı. Gene hep değneğini kaparak bana gelir ve “Baban gelirse beni çağır ha..!” diye tembihlerdi. Günü geldi ağırlaştı. Ölüm döşeğinde bizimle helalleşti. “Bana iyi baktınız, hakkınızı helal edin” dedi.
Bana döndü yavaşça: “Baban gelirse ona: ‘Annem hep seni bekledi’ de!” dedi. Birden irkilerek doğruldu ve kapıya doğru gülümseyerek: “Hoş geldin bey, Hoş geldin!” diyerek ruhunu teslim etti.”
Alıntı
(Cevdet Alkalp’le Röportaj Yapan Kişi Araştırmacı Yazar ve Bursa Çınar Anadolu Lisesi Coğrafya Öğretmeni Mustafa Doğru)
Günün Şiiri
23 Nisan
Vatan tehlikedeydi; Atatürk karar verdi:
«Vatan kurtaracak yine millettir» dedi.
Ankara’da bir Meclis toplayıp kurmak için,
Günlerce, haftalarca, çalıştı, için için.
İşte bugün kuruldu Büyük Millet Meclisi,
Ankara’dan yükseldi Türk’ün gürleyen sesi.
Çocuklar! bayram yapın, sevinin ve haykırın,
Engel denen her şeyi gücünüzle siz kırın!
Çocuklar biliniz ki koca bir cihansınız.
Vatanın her yerinden fışkıran volkansınız.
Doğan güneş sizindir, yıldızla ay sizindir,
Artık vatan sizindir, artık saray sizindir.
Ey gül yüzlü çocuklar, gülün, koşun ileri,
Hayatta durak yoktur; ya ileri ya geri.
Coşkun bir rüzgâr gibi ufukları aşınız
Göğsünüz kanasa da akmasın gözyaşınız!
Temiz olsun kalbiniz, çelik olsun kolunuz!…
Şen olsun bayramınız, aydın olsun yolunuz!…
Neşenizle bu yurdu aydınlatın her zaman,
Sizindir bu ünlü gün, Büyük 23 Nisan…
Naime ÖZEREN
23 Nisan
23 Nisan…
Yurdu koruyan,
Yarını kuran,
Sen çocuğum.
Eskiyi unut,
Yeni yolu tut,
Türklüğe umut,
Sen ol çocuğum.
Bizi kurtaran,
Öndere inan,
Sözünü tutan,
Sen ol çocuğun
Küçüksün bugün,
Yarın büyürsün,
Her işte üstün
Sen ol çocuğum,
Çalışıp öğren,
Her şeyi bilen
Yurduna güven
Sen ol çocuğum.
Hasan Ali YÜCEL
Çocuklar Kardeş Oldu mu…
Daha bir ballanır uyku
Çocuklar kardeş oldu mu
Barışır artık kurt kuzu
Çocuklar kardeş oldu mu.
Düşler denizine doğru
Mutluluk bir yelken açar
Her yürek bir altın pınar
Çocuklar kardeş oldu mu.
Daha bir ışıldar akarsu
Çocuklar kardeş oldu mu
Kucaklaşır batıyla doğu
Çocuklar kardeş oldu mu.
Ne açlık kalır ne korku
Korudaki fidanlar gibi
Sevip sevip birbirini
Çocuklar kardeş oldu mu.
Tahsin SARAÇ
Egemenliğin Tadı
Bundan yıllarca önce,
Talihimiz ters dönünce,
Soldurdular yurdumuzda
Açan bütün çiçekleri,
Önümüzde, ardımızda,
Uçan ölüm böcekleri.
Kan rengindeydi ilkbahar
Bal yapamadı arılar.
Kuş seslerinin yerine
Top sesiyle yankılandı
Yaslı bağlar, sisli dağlar.
İşte böyle bir sırada,
Atatürk’üm Ankara’da
Kurdu yeni bir hükümet.
Egemenliğin tadını,
Tattı o günden bu yana,
Tarihlerin Ay-yıldızı.
Al bayrağında parlayan
Düşmanın bile övdüğü,
Türk adlı büyük millet.
M.Necati ÖNGAY
Günün Sözü
-Korku üzerine hâkimiyet bina edilmez.
-Yeni Türkiye Devleti’nin yapısının ruhu, milli egemenliktir. Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir.
-Bu memleket tarihte Türk’tü, bugün de Türk’tür ve sonsuza kadar Türk olarak yaşayacaktır.
Atatürk Diyor Ki
-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
-Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir.
-Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar yok olur.
-Özgürlüğün de, eşitliğin de adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir.
*Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.