Değerli okurlarım, son yazımızda, sağlık anlamında vücudunuza ihmal etmemeniz konusunda uyarılarda bulunmuştum. Her zaman tetikte olmalıyız derken, anlatmak istediklerim şunlardı;
Psikolojik ve fiziksel sağlığımızı bir bütün olarak ele alınız. Bu da çok önemli belirleyici olan genetik mirasınızı da öğrenmeye çalışınız, bu miras uygun yaşam biçimi değişimleri yapmaya özen gösteriniz. Sizi hastalandırabilecek, genetik mirasını kaşıyacak, genetik risklerinizi tahrik edecek yanlışlardan kaçınıp hastalanmanızı kolaylaştıracak yanlışlardan mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışınız. Fazlaca mecbur kalmadıkça ilaç kullanmayınız. En basit ağrı kesicileri, sıradan vitaminleri, hatta bitkisel desteklileri bile doktorunuza danışmadan yutmayınız.
Sağlıklı olmayı tercih etmelisiniz, sizi oluşturan ve sayıları trilyonları bulan hücrelerinize şefkatli davranmalısınız. Onları rahatsız edecek şeylerden uzak durmalısınız ve bu sizin göreviniz olmalıdır. Eğer heyecan istiyorsanız ama gerçekten istiyorsanız, yüreğinizi güçlendirin. Yüzünüze gözünüze bulaştırmadan sevin, âşık olun! Bir doktora gitseniz sizlere bu kadar öğüt vermez, hatta ilgilenmez bile. Şu aşamada doktorluk yapmıyorum ama bildiklerimi sunuyorum.
Sağlık hakkında sorular soran çok değerli okurlarım, şimdi bu küçük paragrafı dikkatle okumanızı istiyorum. İyi özümlenirse mutsuzluğun, hastalıkların panzehirini de bulmuş olursunuz. Villalarda, köşklerde, yalılarda neden mutsuz insanlar da bulunur, ya da mütevazı gecekondularda yaşayanların bir kısmı neden emsalsiz mutluluk içindedirler? Hiç düşündünüz mü? Oysa mutluluğun da, mutsuzluğun da sınırları asırlar önce ana hatlarla belirlenmiş ve çizilmiştir. Bu ana hatlar her neyse, eminim merak etmişsinizdir. Merakınızı gidereyim…
Fakir fukara olmak; mutsuzluk! Zengin, mitli milyarder olmak; mutluluk! Öyle mi dersiniz? Bence Sağlıklı olmak en büyük zenginliktir ve bunu çoğaltmak da spor yapmakla gerçekleşir. Günde üç öğün tıka basa yemek yeme sağlıklı olmak değildir.
Öncelikle, spor yapmanın dezavantajlarından söz etmek istiyorum. Günümüz koşullarında, modern yaşam tarzının yarattığı hareketsizliği telafi edebilmek adına nelere başvurmuyoruz ki? Birçoklarımız, spor salonlarına, halı sahalara, yürüyüş parkurlarına koşup oralarda mesai sarf ediyoruz. Üstelik para vererek bu sıkıntılara katlanıyoruz. Burada genel amaç bazı bölgelerde biriken aşırı yağlardan bir an önce kurtulmak, öyle değil mi?
Şunları aklımızdan çıkarmayacağız. Her şeyde olduğu gibi, sağlık için spor yapmanın da raconu vardır. Bunu göz ardı edemeyiz. Dikkat edeceğimiz en önemli husus bu olmalıdır.
Hareketsiz kalan vücudumuzda, kaslarda kasılmalar, eklemlerde setlikler, kemik kalitesinde azalmalar ve aşırı kilolar söz konusudur. Sağlıklı yaşam uğruna yapılan düzensiz ve bilinçsiz spor, fayda yerine zarara yol açıp sakatlanmalara neden olabilmektedir.
Dilerseniz halı sahalardan söz edelim. Halı sahalar genellikle beton zemin üzerine döşenen yeşil halıdan oluşmaktadır. Spor yapılan zemin, yüzeyin yüksek sürtünme katsayısı ve zemin sertliği yaralanma riskini arttırabilmektedir. Halı sahalarda en çok diz ve ayak bileği eklemleri yaralanmaktadır. Halı sahaları örnek olarak gösterdim. Kentimizin bazı yerlerine kurallara uygun halı sahalar yapıldı, sağ olsunlar ama belli yaşlardan sonra oralardan fayda sağlanamaz.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA