Değerli okurlarım, bugün ‘Bir kaptan nasıl olmalı? Nelere dikkat etmeli?’ konularını irdeleyeceğiz. Yani, bir kaptan profili çizmeye çalışacağım…
Makalemizin özünde, belli bir kültüre sahip olanların iyi yerlere gelip, parmakla gösterilebileceği ve de taraftarlarının gönlünde taht kurup unutulmayacağı mesajı yatmakta. Hemen şunu da ilave etmek istiyorum. Makalemizin konu olacak kişi ya da kişilerin, aile yapısıyla ve kişiliği ile uzaktan yakından bir ilgimiz yoktur.
Kaptan kimdir ve nasıl olmalıdır? *Özellikle bir liderdir ve o takımın oyuncularının birisidir. *Yüksek motivasyon da, arkadaşlarına örnek olacak kişidir. *Oldukça iyi oyuncudur ve sahada basmadık yer bırakmaz. *Genel olarak bir centilmendir, kimseyle sürtüşmez. *Yaptığı spora ve rakibine saygılıdır. *Saha içinde ve dışında hareketlerine dikkat eder. *Sakindir ve arkadaşlarını da sakinleştirir. *Sahaya çıkarken ve oyun içindeki duruşu, arkadaşlarına güç verir.
Ülkemizde genel olarak kaptanları yönetim belirler. En doğal olanı da budur diye düşünüyorum ama kaptanlık özelliklerine sahip bir oyuncu kendini daima gösterir. Bu işe torpil ya da duygusallık karışırsa, işin içinden çıkılmaz.
Evet, yüksek kültürü ile övündüğümüz bir büyük takımımızın alt yapısından yetişen, futboluna toz kondurmadığımız bir genç adam yönetim tarafından kaptan olarak ödüllendirildi. Kolay-kolay hiçbir futbolcuya nasip olmayacak önemli bir hadise olduğunu da kabul etmeliyiz. Tabi o görevin hakkı verilirse…
Bir kaptan için, sürtüşeceği ve hatta kavga edeceği kişiler takım arkadaşlarıysa, bu insanlar en son kişiler olmalı. Takım arkadaşlarıyla ters düşen bir kaptanın icraatı ne kadar başarılı olur sizce? Sorumluluk sahibi insanların, sorunlu davranışlar sergilememesidir. En akılcısı budur.
O büyük takımın kaptanı bir geçiş dönemi yaşıyordu. Erken gelen şöhret biraz da torpille gelen kaptanlık, büyük paralar, aniden gelen yetişkinlik onu eziyor, tüketiyordu. Biz onu, top toplayıcı çocukken de tanıyorduk. 22 Kasım 2006’daki Bordeaux maçında Jurietti’ye kafa atıp kırmızı kart gördüğü dün gibi aklımızda.
Bir kaptanın sahada tükenmiş olarak dolaşarak top oynama lüksü yoktur. Hocası onu dışarı alırken mırıldanma lüksü hiç yoktur.
Yine büyük bir takımımızın defans oyuncusu, bir müsabakada, penaltı noktasını kramponlarıyla deforme edip tahrip ediyor. Verilen kartın rengi bizi ilgilendirmiyor ancak yapılan eylem çok çirkin!
Sizlere dostça bir şey söylemek istiyorum. Ülkemizde sportmenlik maalesef zorunlu değil. Çağın gerisine düşmüş oyuncuları öne çıkaran başkanlık sistemiyle, sportmenlik dışı gösterilerin sonu gelmeyecek demektir. Tüm Kulüp Başkanları, çirkinliklerin çıkmaz sokağı oldukça, futbolcular çirkefliği, serkeşliği ve bitirimliği sürdürecektir.
Burası Türkiye! Şampiyonluk için her şey mubah! Daha ne söyleyebilirim ki?!.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA