Değerli okurlarım, kişinin kendine yaptığı kötülüğü kimse yapamaz. Korku mu, dürtü mü, ürkü mü, bilinmez. Korku, insanı düşman yapan modernite çöküntüsünün ömrünü uzatıyor. Batı aydınlanmasının mücadeleci, cidalci, diyalektik, tarihçi, devrimci söylemi kendi kendini doğrulayan bir kehanet… “İnsan insanın kurdudur” demekle kalmıyor, kurt kesiliyor, kurtlaşıyor. Tarih insanın tabiatla mücadelesinin hikâyesidir, demekle kalmıyor, tabiatın konumunu, döngüsünü, tutumunu tahriple, onu insana saldırmaya zorluyor.
Bu paragrafla ne demek istediğimi anladınız ama biz yine de sizlere geniş bilgiler sunabilmek için ayrıntıya girmek zorundayız.
Futbolda bugünlere nasıl geldik? Aslına bakarsanız hiç de kolay olmadı. Metinleri, Lefterleri, Kadrileri öbür tarafa uğurladıktan sonra zaten geriye bir şey kalmıyor ki! Futbolumuz ve bizler böyle olmayacaktık, böyle olmamalıydık.
Normal koşullarda bizim insanımız, her koşulda kendi menfaatini düşünen insan değildir. Bizler ve ülkeyi yönettiklerini sananlar “Komşusu açken tok yatanlar olmayacaktık!” Biz yapıcı davranışı, müspet hareketin temeli olarak benimseyecektik.
Çevremizi savaş alanına çevirmek değil, polis otolarını devirip, benzin istasyonlarını insanların ölmesi adına ateşe vermek hiç değil.
Peki, ne yapacaktık? Tüyü bitmemiş yetim hakkına saygılı olacaktık. Allah’a kitaba sahip çıkıp, dini kusurlu olduğu halde, dün de ahkâm kesmek de değil. Son yıllarda sağlık sektöründe müthiş bir performans gösterip ve vatandaşları hastane kapılarından kurtarıldığı söyleniyor, bunun o kadar da güzel propagandası yapılıyor ki.
Binaları yapmak ve içini insanlarla doldurmak soruna çözüm değildir. Özel hastanelere kapıdan girerken çok iyi, ona sözümüz yok. Sizi muhasebeye kadar götürüp ödemenize yardımcı oluyorlar, ondan sonra kaderinle baş başasın.
Otobanlar, köprüler yağlı boya resimler gibi. O yollarda ne kadar insanımız can verdi, o yollar milli gelir yuttu. Örnek mi istiyorsunuz? Altmış yıl önce yapılan köprüleri görüyor da yeni yapılan köprüler yıkılıp can alıyor. İlginç değil mi? Bir de buna, Kader-İlahi demeli daha ilginç!
Futbolumuzu yönetenler de bu zihniyetin devamı. Çevreye bakmaya hiç gerek yok. Bir de bunu göstermelik yapıları ballandıra-ballandıra anlatan ulussal basına da, insanın helal olsun diyeceği geliyor. Geçmişin çirkinliklerini masumlaştırdığı için de “Geçmiş zaman güzeldi” ifadesini sevmemde, makalelerimde kullanmamda.
Hangi dinden olursak olalım, dine saygı şart. İstismarcılık olmamalı. Bu yapılmamalı. Dini alet ederek rant peşinde koşulmamalı. Eskiden öyle duyardık büyüklerimizden; “Bizim mimarimiz göğe açılan eller gibi dualar eder, bereket isterdi. Bizim edebiyatımız hem edip, hem serapa edepti!”
Çok haklılar. Şimdilerde terör, işgal, yolsuzluk, ihanet, nohut, kömür, gemicik ne istersen var. Bütün bu çirkinlikler yaşanırken, futbol dediğin nedir ki, bir mazlum bir öksüz, bir yetim. Onu kim ağlatmaz ki?
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA