Değerli okurlarım, ülkemizde “ölümüne” diyerek uğrunda hiçbir fedakârlıktan kaçınılmayan futbolda, eğer ortada kazanılacak bir kupa varsa tribünler hep dolar. Burada derbileri konu dışında tutuyoruz.
Moral-motivasyon genel olarak herkes tarafından bilinir de, neye yaradığı konusunda kimsenin fazla bilgisi yoktur. Bunu da kendine dert etmez tribündeki sporsever. Motive edilmiş yani moral-motivasyonu yüksek bir takımın yenilmesi pek düşünülemez. Özellikle kaleciniz yere sağlam basıyorsa ve de bir iki önemli kurtarış da yapmışsa, hem sahadakilerin ve hem de kulübedeki oyuncuların moralleri limitte seyreder.
Bildiğiniz gibi, kaleciler, sırtını dönmeyen tek sporcudur futbolda. Hep ileriye bakar ve de oyunu daha iyi okur. Kaleciler oyunun kilit oyuncusu ve hatta daha da fazlası dersek hiç de mübalağa etmemiş oluruz.
Kalecilerden söz ettim ya, okurlarımın hiç görmediği ve genç kuşağında isimlerini bile duymadığı fakat efsane olmuş kalecilerimizden söz edeceğim. Şimdiden bir ipucu verebilirim.
Turgay Şeren! Esas ismi Türkay’dır ve bu ismi Atatürk koymuştur. Fiziksel bir hastalığa düçar oldu ve rahmetle anıyoruz. Sabri Dino! Babası onun iş insanı olmasını istiyordu ama o futbolculuğu seçti. Başarılı bir sporcuydu, iş hayatı dilediği gibi gitmeyince hayatı bir köprüde son buldu. Varol Ürkmez! Parayı daha çok veren takımlarla hemen anlaşırdı. Futbolun tüm pisliğini uygulayan cinstendi. Kumar, içki ve gece hayatı onu yedi bitirdi.
Bizim kuşağın iyi bildiği ve hafızalarda yer etmiş bu kalecilerin, bundan sonraki makalelerimin birinde geçmişleri hakkında ayrıntılar sunacağım.
Moral motivasyon herkes için geçerlidir. Kulübede oturan hocalar da dahil! Bu işte duygusallık söz konusu olamaz. Müsabakada iyi işler yapan bir oyuncu, hakemle girdiği bir diyalog sonucu sarı kartla cezalandırılıyor. Genel olarak söylüyorum ki, bu oyuncudan takıma fayda gelmez artık. Çünkü moral-motivasyon en aza inmiştir.
Sporda bir de “ferdi motivasyon” vardır ki motivasyonların en önde gelenidir. Burada oyuncunun kendini motive etmesi söz konusudur. Her ne kadar ferdi sporlarda geçerli olsa bile, yine de daima geçerlidir.
Nedense ferdi motivasyona sıcak bakılmıyor ülkemizde. Avrupa ile belirgin farklardan birisi de bu. Yani eğitim noksanlığı, ciddiyetsizlik. Neden Milli Eğitimle oynanıp duruluyor dersiniz? Milet doğru dürüst okumasın ve gerçekleri görmesin diye. Burada futboldan söz ediyorum, başka bir amacımız yok.
Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım şöyle derdi; “…Kardeşim hırsızlığı iyi yapan yapmalı, yüzüne gözüne bulaştırmanın anlamı yok…”
Her şey spora dahil. Hava, kara, deniz, hangisi olursa olsun balyoz gibi sporun içinde. O nedenle yazdıklarımı yadırgamayın.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA