Zaman çok çabuk geçiyor. Bakın işte yine yaz geldi hatta yaz mevsiminin ortasına bile geldik. Koskoca bir “Kış Mevsimi” arkada kaldı. Ardında nice sevdiklerimizi de beraberinde götürdü. Coronavirüs (Covid-19) belası bizleri canımızdan bezdirdi. Korkusuz yaşamımızı kâbusa çevirdi.
Geçtiğimiz yıl yaz mevsimini yaşarken, yeni bir yaz mevsiminde her şey biter dedik ama maalesef bitmedi. Yaz mevsimini beklerken ne kadar umut doluyduk. Vaka sayısı biteceği yerde hızla pik yapmaya devam etti. Anlaşılan o ki bu yaz için de boşu boşuna ümitlerimiz kayboldu. Ancak kısıtlamaların eskisi gibi olmaması vatandaşları biraz da olsa rahatlattı.
Allah’ım bu kış ne kadar da bunalmıştık. Yine aynı şekilde bunalacak mıyız? Galiba aynı sıkıntıları yeniden yaşayacağız.
Bu yıl kış mevsimi de bayağı uzun sürdü sanki. Bir tarafta hastalık, bir tarafta işsizlik ve ekonomi vatandaşlarımızı oldukça sıkıntıya soktu. Gerçi bu tüm dünyanın kâbusu! Ya o sert esen fırtınalar da neydi öyle! Ortalıkta ne varsa aldı götürdü. Dünyanın seyri de bir başka oldu.
Mevsimler değişti sanki. Gördük ve yaşadık. Kış bu sefer düzensiz geldi gitti. Baharı görmeden de yaza girdik bile.
Bilim adamlarının her biri bir şeyler söylüyor. Diğeri başka biri başka… Salgın için ayrı şeyler söylenip duruyor. Buna can dayanmaz. Hangisine inanacağımızı vallahi billahi şaşırdık kaldık. En iyisi kaderimize boyun eğmek! Evrenin doğal hırçınlığına gücümüz yetmiyor. Yaratıcının çizdiği yol ne ise aynen ona boyun eğmek zorundayız. Bir oraya bir buraya sallanıp duruyoruz. Bundan sonra gidecek yerimiz kaldı mı? Bence hiç kalmadı. Gök kubbenin altında yaşarken, kapalı bir hapishanedeyiz sanki! Nefes alacak bir açıklığa muhtacız.
Bu yaz mevsiminde yeniden yansak kavrulsak da ümidimiz daha var. Sosyal mesafeye ve maskeye uyduktan sonra korkularımız yavaşlayacak.
Yaşamımız yazın yine de bir başka oluyor. Yaz geldi ya bizimde gönül çiçeklerimiz açtı. Gecenin ılıman serinliğinden başlayan sahil turumuz devam edecek. Sabahın ilk ışıklarına kadar yakamozları seyredeceğiz. Yaz mevsimi bitene dek tatlı hayaller içinde kalacağız.
Hiçbir şey devamlı aynı yerde durmuyor. Üstüne bastığımız toprağın yüz metre altında. Müthiş şekilde kıpırdanmalar var. Yalnız toprağın altında mı bu olağanlık? Üstü de aynı şekilde şaşkın. Hem alttan hem üsten sarsılıp duruyoruz.
Çiçek açan meyve ağaçları ürünlerini sert esen rüzgâra rağmen sergiledi. Yanımız yönümüz meyve ve sebzelerle renklendi. Kafamız da artık kışın çektiğimiz çoğu korku denen şeyler de kayboldu. Bugünümüzün hesabındayız. Aylar birbiri ardına hızla gelip geçerken. Bugünü de beraberinde götürüyor.
Şimdilerde yanımızda görmeye aşina olduğumuz çoğu kişileri yanımızda görmek istiyoruz. Gelin hep beraber, gelecek olan kış ayı görülmeden, bu yaz mevsiminde içimizdeki coşkuları doyasıya yaşayalım. Ardından gelen türlü gündemlere kesinlikle dönüp bakmayalım.
Eskilerimiz derler ya. “Bir günlüğün beyliği beyliktir” diye. Kendimizce alınacak önlemleri harfiyen yerine getirmeyi unutmadan, ayrıca kafamızı hiçbir şeye takmadan yaşamaya devam edelim.