Değerli okurlarım, hiçbir gazetede okunacak bir haber yok. Haber yapmak şu zamanda yürek ister. Sapına kadar doğru bile olsa yazamazsın. Yazılırsa n’olur demeyin sakın. Önce içeriye alırlar, sorgusuz sualsiz iki sene yatarsınız. Baktılar ki bu işe yatkınsınız, otuz beş seneyi bastırırlar… Suç işlemiş ki, içeriye alıyorlar! Büyük kabahat yapmışsın ki otuz beş, kırk yılı yemişsin…
Yağdanlık olmakla, şamar oğlanı olmak arasında bocalıyor insan. Yağdanlık olmak iyi de, sonu n’olacak? Daha sonra kimlere hesap vereceksin? Bir zamanların hızlı solcusu olarak geçinen Çandar vardı. İleriyi görebildi demek ki ve “ben sizdenim” dedi ve rahata kavuştu. İşte herkes onun gibi olamıyor. Biraz ileriyi görebilmek lazım!
Siyaset yapmayın, spor yapın! Statlara gidin ama sakın ola ki bağırmayın. TFF Başkanı kızıyor. Ne diyor biliyor musunuz? “Ben bu makama oturabilmek için, 103 milyon dolarımdan vazgeçtim. Onun için futbol maçı izlerken bağıranları affetmem, bunu böyle bilesiniz…”
Madem, her tarafta korku hakim, rahat etmemiz için bazı önerilerde bulunmak istiyorum. Hava kararır kararmaz evinizde olun. Biraz geç kaldıysanız takkenizi başınızdan çıkarmayın ya da şapkanızı ters çevirin. Yırtarsınız. Kimse abdestli olup olmadığınızı sormaz.
Evinize geldiğiniz için rahatız demeyin, yemezler. Öyle saatlerce sohbet etmek yok, erkenden uyuyacaksınız. Üç çocuk! Yürüyüş sporu yapacaksınız, bu işi gece değil gündüz halledeceksiniz. Sakın ola ki gece hızlı yürümeye ya da koşmaya kalkışmayın. Sorgusuz sualsiz bir yerlerdesiniz. Üç dört arkadaş bir araya gelip de, hararetli bir biçimde maç yorumu yapmayın. N’olur? Gezi Parkı direnişçisi zannederek belli bir yere götürürler. İziniz tozunuz kaybolur ve sonuçta kırk yılı boylarsınız.
Geçenlerde bir kişi anlatıyordu da ilgimi çekti… Gündüz yürüyüşü yaparken karşılarından bir sarhoş geliyormuş, sormuşlar; “-Bu sıcakta be ne hal… Rakının yasak olduğunu bilmiyor musun?”
“-Ne rakısı ya Allah aşkına! Kasımpaşalı bir arkadaşım var. Bana dedi ki ‘Rakı içmeyin, meyve yiyin onlarda da alkol var, kafayı bulursunuz…’ Bende gittim lokantaya meyvelerden birer porsiyon ısmarladım. Hepsini yedim, yemez olsaydım. Birbirine karıştırınca işte böyle oldum. Meyvenin alkolü bize göre değil. Büyük sözü dinleyelim dedik. Ben rakından şaşmam arkadaş. Ne derlerse desinler isterlerse “Çapulcu” desinler…”
Bunu duymamız iyi oldu. Meyveyi de fazla kaçırmayalım, duydunuz işte!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
