Değerli okurlarım, günümüze gelinceye kadar kaç keşif yapıldıysa, hepside de tesadüfen olmuştur. Penisilinin maviküften bulunduğunu, daima batıya giderek Hindistan’a ulaşacağını düşünen Kristof Kolomb’un tesadüfen yeni bir kıtaya ayak basması, suyun kaldırma gücü keşiflerin tesadüf olduğuna örnek olarak gösterilebilir.
Bende şunu ilave etmek istiyorum. Hindistan’a ulaştım diye 10 pare top atışı yaptıran Kristof Kolomb, yeni kıtayı keşfettiğini bilmeden vefat etmiştir. Acaba diyorum, gerçekten Amerika’yı keşfettiğini bilseydi ne kadar sevinirdi ya da sevinci ilk günkü kadar olur muydu?
Bunu hep düşünmüşümdür. O şansız kâşif keşfettiği kara parçasının Amerika (Yeni Dünya) olduğunu bilseydi. Gerçekten sevinir miydi? İyilik bazen ama kötülüğün hepsi orda gelmiyor mu? Bütün hastalıklardan sorumlu tutulan nikotin yüklü tütün yayılmadı mı?
Futbol da bir tesadüfün eseri değil midir? Şu anda futbol dedim ya, aklınıza hemen İngiltere gelmesin, bu tamamıyla yanlış olur. İngiltere’nin modern futbola emeği geçmiştir ama çok ilginçtir ki, ilk kez nerede oynandığı bilinmemektedir. Buna da bir örnek verelim. Eski Yunanlıların “Episkiros” Romalıların “Harpastum” ecdadımızın da “Tepük” adını verdikleri ve tarihi eselerden anlaşıldığı kadarıyla Çin, Japonya, Hindistan, Mısır, Meksika, İtalya, Fransa, İngiltere değişik kaynaklara göre futbolun ilk ülkeler olarak geçmektedirler.
Zamanımıza kadar gelmiş tarihi eserlerden anlaşıldığına göre; futbolun M.Ö. 3000 yıllarında Asya ve Mısır’da kuralsız (elle, kolla, ayakla, hatta rakiple mücadele şeklinde) oynandığı öğrenilmiştir. Kuru insan ve hayvan kafalarıyla oynandığı da rivayet edilir. Bizde futbola ‘günahtır’ diyenlerin daha Dünyaya gelmediği dönemlerden söz ediyorum. Asya’da, Çin ve Japon hükümdarları futbola o kadar sıcak bakmışlar ki, çeviklik kazanmak için askerlerine bu sporu yapmalarını emretmişler. Bu oyunu saraylara da sokarak kendileri de oynamışlar.
Anladığımız kadarıyla, futbolu futbol yapanlar arasında biz Türklerin de önemli bir yeri varmış. Tepikleme anlamına gelen “TEPÜK” demişiz ama M.Ö. olmasa bile yine de adam gibi oynamışız. Daha sonra futbola günahtır diyenler dünyaya gelince bizim tepükler, o zaman iki direkliymiş ve gol yerine sayı deniliyormuş. Şimdi bile sayıların söylendiği çok spor dalı bulunmaktadır.
Futbolun izlenilebilir hale geldiği dönemlerde, kuralların getirilmesi, zeminin kireçle belirlenmesi, Federasyonların kurulması gibi önemli konularda daha iyi İngiltere başta gitmiştir. Ancak yüksek temaşa zevkiyle toplumları birbirine düşürdüğü ve ölümle sonuçlanan büyük kavgalara yol açtığı da bilinmektedir. Alınan önlemlerin bazen hiç etkisi olmamıştır. Ölümle sonuçlanan futbol kavgalarının maalesef ülkemizde de görüldüğünü söylemeliyim. Yarınki sayımızda, futbolun kesintiye uğrama nedenlerini anlatacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA