Türk Kadınının Tarihi Görevi (4)

0
34

Bugün Türk kadınının birinci sorunu iş, aş ve geçim derdidir. İşsizlik, yoksulluk, ekono­mik kriz özellikle milyonlarca emekçi kadını­mızın belini bükmektedir.

Türk kadınının ikinci yakıcı sorunu çocuğu­nun gelecek güvencesidir. Türk kadını, çocu­ğuna iyi bir gelecek yaratmak için saçını süpür­ge yapar. Çocuğunu cehalet, işsizlik, uyuştu­rucu, mafya ve terör canavarına kaptırmamak için canını ortaya koyar. Aile bütçesinde her şeyden kısıntı yapar ama çocuğunun geleceği için hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz. O nedenle üretim sürecindeki milyonlarca işçi ve emekçi kadınlarımız ekmek teknelerini kaybetmemek için mücadele ediyor. Milyonlarca anne çocuk­larına iyi bir eğitim ve iyi bir gelecek için çırpınıyor.

Dünyada ABD efendiliği dönemi bitiyor. Yeni bir Avrasya uygarlığı doğuyor. Gelişen ve ezilen ulusların söz sahibi olduğu bir çağa giriyoruz. Türkiye, hızla Avrasya’daki onurlu yerine yerleşiyor. Hatta yeni Avrasya uygarlığının öncüleri arasında yer alıyor. Kemalist Devrimimizi tamamlayabilmek için gerekli uluslararası iklim olgunlaşıyor.

Ülke içinde 36 yıldır süren PKK terörünün sonuna yaklaşıyoruz. Türk Devleti’nin içine çöreklenmiş 65 yıllık ABD/FETÖ Gladyosu­nu ezdik. Güneyimizde ABD’nin oluşturmaya çalıştığı terör koridorunu parçaladık. Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz’deki Mavi Vatanımıza karşı tehditlere bayrak gösteriyoruz. 40 yıldır süren borçlanma ekonomisinin sonuna geldik. Artık üretim devriminden başka çare kalma­dığını görmeye başladık. Üreticilerin Millî Hükümeti ufukta görünmektedir. Türkiye dev­rimci bir sürecin içine girdi. Türkiye’nin önü aydınlıktır.

Kadın sorununun köklü çözümü halkın sorununun çözümüne bağlıdır. Halkın sorunu çözülmeden kadınlarımızın sorunları çözüle­mez. Türk annesinin, Diyarbakır annelerinin sorununun çözümü, devletimizin ve ordumuzun iç ve dış terörü temizleyerek barış ve huzuru sağlamasına bağlıdır. HDP kapatılmadıkça, PKK terörünün kökü kazınmadıkça, ABD’nin güney sınırımızda kurmaya çalıştığı kukla dev­letçik önlenmedikçe, kısacası vatanın birliği ve bütünlüğü sağlanmadıkça ne Türk erkelerine ne de Türk kadınlarına rahat ve huzur vardır.

Diğer taraftan kadınlarımızın iş, aş, geçim ve çocuklarının gelecek güvencesi, Türki­ye’nin, 1980’den beri uyguladığı borçlanma ekonomisini terk ederek millî bir üretim dev­rimi hamlesini gerçekleştirmesine bağlıdır. Ailedeki huzursuzlukların, geçimsizliklerin en önemli nedenlerinin başında işsizlik ve yok­sulluk gelir. Ayrıca kadının üretim sürecinden koparılarak evlere kapatılması hem toplumsal kalkınmamız hem de kadının özgürleşmesinin önünde ciddi bir sorundur. Çalışan kadın başı dik ve onurlu kadındır.

Sorunların çözümü de sadece kadınlarımızın değil topyekûn milletin mücadelesiyle ger­çekleşir. Kadın erkek el ele vererek başarıya ulaşılabilir. Feministlerin yaptığı gibi kadınlara, erkek düşmanlığını hedef göstermek birliğimizi, dayanışmamızı ve mücadelemizi zayıflatır. Saflarımızda kargaşa ve kargaşa yaratır.

Ataerkil toplumda yaşamamızdan kaynaklı olarak birçok erkeğin kadınlarımıza karşı yan­lış ve hatalı tutum ve davranışları vardır. Bunu düzeltmenin yolu da uzun süreli bir mücade­leden geçiyor. Bunları süreç içinde değiştirip dönüştürebiliriz. Bunun için erkekleri değil, sistemi hedef göstermeliyiz. Çünkü kadın soru­nunu üreten emperyalist kapitalist sistemdir.

SONUÇ: Şimdi Türkiye’nin öncü, devrimci kadınla­rına ve onun örgütlerine tarihî bir görev düş­mektedir. Önümüzdeki devrimi “Kadın Devrimi” yapmalıyız.

Sadık KARAKAŞ

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here