Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mi?

0
353

Aylardır belki birkaç yıldır, muhalefet partisi liderleri “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”in mutlaka getirilmesi gereğinden söz eder dururlar.

Peki, nedir bu “güçlendirilmiş” parlamenter sistem? Kimse bunu açıklamıyor. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi getirmek için öncelikle siyasi partilerin ‘kendi bünyelerinde’ demokratikleşmesi gerekir.

Tek adam rejimi elbette demokratik bir idare sistemi değil… Daha dün, 10 yıl önce parlamento tarafından onaylanmış “İstanbul Sözleşmesi” cumhurbaşkanının tek başına aldığı bir kararla kaldırıldı. Parlamentonun aldığı bir kararı, cumhurbaşkanı tek başına kaldıramaz. Kanunlaşmış bir uluslararası anlaşma, yine mecliste görüşülerek, meclis tarafından kaldırılabilir. Cumhurbaşkanının tek başına karar vermesi antidemokratik bir uygulamadır.

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme gelince, bunu savunan, isteyen muhalefet partilerinde demokrasi var mı? Öyle ya; bir şeyi istemek için önce kendi bünyende uygulaman gerekmez mi? Bu muhalefet partileri 12 Eylül’den sonra, hangi seçimde gerçek manada demokratik usullerle adaylarını belirlediler?

Delege tespitlerinden tutun, genel idare kurulu üyelerine, milletvekili ve belediye başkanlarını hangi seçimlerde “güçlendirilmiş üye kaydıyla” ön seçim yaparak aday seçtiler? Lafa gelince “güçlendirilmiş parlamenter sistem…” İstemek kolay. Ama kendi içlerinde demokrasiyi uygulamaya gelince, yok!

Adalet ve Kalkınma Partisinde demokrasi yok. Her şey tek adamın iki dudağı arasında çıkacak bir çift cümleye bağlı. Ya muhalefet partilerinde var mı? Var diyen beri gelsin. Eleştirmek kolay. Ama eleştirdiğin şeyi kendin uygulamıyorsan, inandırıcılığın ne kadar olur? RTE tek adam cumhurbaşkanı olarak kabul. Peki diğer partiler adaylarını nasıl belirliyor? Genel başkanlar, 3-5 kurmayı ile oturup tespit etmiyor mu? Demokrasi bunun neresinde? Hangisi uyguluyor? Tabii ki hiçbiri…

Halkın muhalefete güven duymamasının sebeplerinden biri, belki de en önemlisi, muhalefet partilerinin söylemleri ile eylemlerinin bir olmaması…

Her şeyden önce üye kayıtları il ve ilçe başkanlarının kontrolünden çıkarılarak, bilgisayar ortamında internet üzerinden yapılmalı. Hem üyeliğe mani hali bulunmayan her vatandaş, başvurduğunda otomatik olarak üye olabilmeli. Her kademedeki adayları kayıtlı üyeler seçmeli. 12 Eylül öncesi aşağı yukarı böyle yapılırdı. Adayları kayıtlı üyeler değilse bile, delegeler tespit ederdi. Kayıtlı üyelerle yapılacak olan aday tespitleri, daha objektif ve daha sağlıklı olacak,  seçilecek olan vekil, belediye başkanı v.s. halka daha yakın olacaktır. Vekiller, liderin her istediğinde ellerini, istemediği halde kaldırmak zorunda kalmayacaktır.

İşte güçlendirilmiş parlamenter sistem böyle oluşur. Yoksa aday tespiti, yine genel başkanların iki dudağı arasına sıkıştırılacaksa, ona demokrasi değil, şimdi tüm partilerin uyguladığı gibi “tek adam rejimi” denir.

Delege tespitlerini masa başında yapanlar, adaylarını merkez yoklaması denilen ucube sistemle belirleyenler, kurultaylarında antidemokratik anahtar listelerle delegenin iradesine ipotek koyanların hiçbirinin demokrasi istemeye, kendilerinin bizzat uyguladıkları tek adam sisteminden şikayet etmeye hiç ama hiç hakları yoktur!..

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here