Değerli okurlarım, biz renk aşkına bakalım diye yola çıktık ama bakınız kader bize nasıl oyun oynadı, bize neler yazdırdı… Dün kaderden söz etmeye teşebbüs ettik ve ‘Seksen milyonluk ülkemizde, ses getirecek bir ulusal takım çıkaramıyoruz ve bunun eksikliğini yaşıyoruz’ demiştik… Gerek özel yaşamda ve gerekse sporda, özellikle futbolda, kaderi yazgıya nasıl çeviririz, bunun reconu nedir?
Öncelikle, kader ile yazgıya bir bakalım, bizlere neler söyleyecekler. Kader var mıdır? Kimsenin şüphesi olmasın ki kader vardır. Ancak, var oluşumuzun tek çabası önceden tasarlanan bir senaryodaki rolümüzü oynamak mı? Yoksa kaderimizi değiştirebilmek bizim dilimizde mi? Özgür irademizle, kaderi istediğimiz biçimde kurguladığımız yazgıya dönüştürebilir miyiz?
Bu iki kavram birbirine göbekten bağlıdır. Kaderden yazgıya giden yaşam yolculuğunun, düşündürücü ve analitik bir yorumunu yapacak olursak; Kadere inanıp kaderci olmamayı ve değişken kaderin yani yazgının idarecisi, kaptanı olabilmeyi, inanç olgusuyla çalışmayan, hatta onunla bütünleşen bir yaklaşım ortaya çıkar.
İnançlı olmak çok önemli bir hadisedir. Çünkü yaptığımız dualar, birer enerji parçacıklarıdır ve içinde bulunduğumuz kuantum evreninde her şey birbirini etkiler. Sonuç olarak, Kader bizim için önceden tasarlanmış olup, ağlarını germiş olsa bile, unutmayalım ki, yazgımızın dokumacılığı bize aittir. Yani, yazgımızın kumaşını biz dokuruz…
Futbolun karizması ve şövalye ruhu adına, şimdiye kadar kimselerden duymadığınızı tahmin ettiğim, haklı olarak güzel yakıştırmalar yaptım ve methiyelerde bulundum. Peki, ne demiştim futbol için? Futbol bir sanattır, bir meslek dalıdır. Şiirdir, romandır, edebiyattır ve de fizik kurallarını alt üst eden muhteşem bir hadisedir.
Rengiyle, karizmasıyla, temaşasıyla bu kadar övgüyü hak ediyor mu? Nasıl hak etmez. Dünya insanını peşinden koşturuyor. Şan, şöhret ve para sahibi yapıyor. Ülkeler arası dostluğa köprü görevi yapıyor. Prestij kazandırıyor. İnsanları bırakın, bazı ülkelerin geçim kaynağı konumunda. Yıldız meslek sıralamasında ilk üçte! Ona yapılan yatırımlar, başka hiçbir meslek gurubuna yapılmamıştır.
Futbol, bazı fanatik ülkelerde, milli takımlarının galip gelmesiyle ihtilalden bile vazgeçilmiştir. Birlik ve beraberliğin ön koşuludur. Bu saydıklarım, insanların futbolu baş tacı etmelerine neden olan özelliklerdir. İngilizce bir sözcük olmakla beraber, neredeyse yeni doğan bebekler bile ilk önce onu telaffuz ediyorlar.
Mutlu olun mutlu kalın… SAYGILARIMLA