Değerli okurlarım, futbol bu seceresini araştırmaya gerek yok. Her halükarda onunla mutlu oluyor ve onunla yatıp kalkıyoruz. Ya bizim futbolumuz? Başarılı ya da başarısız, iyi ya da çok kötü, dünyada ve Avrupa’da ses getirmese bile, bizim futbolumuz, bize güzel gözüküyor, burada duygusallığın ağırlıklı olduğunu hemen belirtmeliyim.
Seksen milyonluk Türkiye’de, Serhat boylarında ya da gurbet elde ses getirecek bir ulusal takım çıkaramıyorsak, o ayıp da bize ait olsun! Yine de, futbolumuza toz kondurmayız, kimselere söz ettirmeyiz. Bir zamanlar, averaj takımıydı milli takımımız, şimdilerde o ayıbı sildik ve de başarılara imza attık ama yetmez. Rakiplerine göz dağı veren, kök söktüren bir ulusal takıma sahip olmak en büyük dileğimizdir. Belki bir gün dileğimiz gerçekleşir.
Konumuz, tabi ki ulusal takımımız değil. Bu konuda bir iki defanın dışında kalem oynattığımı söyleyebilirim, hepsi o kadar. Zaten, milli takımların derbisi de olmaz! Bu derbi de nereden çıktı diyecek olursanız? Derbi maçlarının ne olduğunu bilmeyen var mı?
Neden derbi denildiğini, getirisini, götürüsünü herkesin bildiğini düşünüyorum. Şöyle söylersem, duygularımı daha iyi anlatmış olurum. Genel olarak, derbiler, ülkemizde de, dünyada da, sıradan müsabakalar değildir. Derbileri izlemekte, derbileri yönetmekte, derbilerde oynamakta, yürek ister, yürek!
Neden yürek ister? Neden bu kadar önemli? Efendim, bazı ülkelerde derbilerin oynanıp oynanmadığının farkına bile varılmaz. Oynanmıştır, bitmiştir, skor da fazla bir önem taşımamaktadır. Yani, hiçbir esbab-ı harbiyyesi yoktur.
Bu derbiler bizde nasıl? Bizdeki derbileri ve uzun yıllar önce derbi seyahatlerimi yarından sonra ayrıntılı olarak anlatmaya çalışacağım. İlginç bulacağınızı düşünüyorum.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA