İlimiz Hatay’ın ilçeleri Belen, İskenderun ve Arsuz’da meydana gelen 9-10 Ekim orman yangınları sonrası pek çok yurttaşımızın, çok çeşitli kurum ve kuruluşlarımızın, futbol kulüplerimizin, kimi sivil toplum örgütlerimizin ağaçlandırma çalışmalarına, fidan dikmeye hazır olduklarını belirten açıklamalarını sosyal medyadan, yerel ve yangın medyadan memnuniyetle görebiliyoruz.
Son yangınlarda yaklaşık 400 hektarlık ormanlık alanımızın yandığı açıklanmıştı. Yine ilk açıklamada, orman yangınlarından 7 daire, 11 müstakil ev, 14 iş yeri, 8 fabrika, 3 depo, 35 arı kovanı ve 70 vatandaşın etkilendiği duyurulmuştu.
Tekrar ağaçlandırma ve fidan konusuna gelirsek. Gazeteci arkadaşım Yılmaz Akpınar’ın soysal medya paylaşımına göre Nevşehir Belediyesi’nden içerisi ‘fidan’ dolu ilk tır yola çıkmış. Başkan Rasim Arı “Ciğerlerimizi yakanlara karşı, seninleyiz Hatay!” mesajı, elbette bizlere moral oldu. Yılmaz arkadaşımın yazdığı üzere “Teşekkürler Nevşehir Belediyesi…”
*Ağaçlandırma Çalışmaları Ne Çok Erken Ne de Çok Geç Yapılmalıdır
Ancak apar topar ağaçlandırmaya başlamak ne derece doğru? Orman yangınları sonrası ormanlık alanlardaki toprakların kendine gelme süresi kaç ay ya da kaç yıl? Orman bilimi apar topar ağaçlandırma çalışmalarına ne diyor? Yanan ormanla birlikte, topraktaki değer kaybı neler? Anlamadan, dinlemeden, araştırmadan yapılacak fidan dikimlerinde, fidanlar tutar mı? Bunların hepsi uzmanlık gerektiren araştırmalar.
Dolayısıyla Hatay Valiliği’ne ve yerel yönetimlere düşen görev, öncelikle yanan ormanlık alanlarda ne zaman ve ne tür ağaçlandırma yapılması gerektiğin araştırılması, bunların rapor haline getirilmesidir. En uygun ağaçlandırma tarihlerinin açıklanması ile birlikte, yanan ormanlık alanlara dikilecek fidan cinslerin ismen belirtilmesi, ağaçlandırma çalışmalarının başarıya ulaşmasını sağlar.
Konu uzmanlık ve orman bilimi gerektirdiğinden, öncelikle Tarım ve Orman Bakanlığı ile sonra TEMA Vakfı ve benzer vakıflarla, ilaveten de ülke genelindeki Orman Fakülteleri öğretim görevlileriyle iş birliği yapmak gerekir. Aksi halde, her önüne gelen izin alıp, kendince bir ağaçlandırma çalışması yapmaya kalkar ki bu da orta vadede yapılabilecek, bilime uygun ağaçlandırmaları baltalar ve tekrardan yeşil alanlara kavuşmamızı geciktirebilir.
İşin özeti her şey zamanında ve orman bilimi verilerine göre yapılmalıdır. Ağaçlandırma çalışmaları ne çok erken ne de çok geç yapılmalıdır. Bu işlemin kararını da ben, sen, o değil konun uzmanları, yapacakları araştırma ve inceleme sonrası vermelidirler.
*İşin İçinde Fiyasko ile Biten Ağaçlandırmalar da Var
Ağaçlandırma için gerçekten iyi niyetli tüm yeşil severleri, doğaseverleri tenzih ediyorum. Yine fidan gönderme arzusunda olan tüm Türkiye belediyelerini ayrı tutuyorum. Yaptıklarıyla kurumsal olarak kendilerini ispatlamış vakıf ve kurumlara tek bir laf etmiyorum. İlaveten, hepsini tüm iyi niyetleri için saygıyla selamlıyorum.
Madalyonun diğer yüzünde olan, işin şovunda olan, reklam peşinde olanlar ve kampanya adı altında fidan ticareti yapmak isteyenlere de çok dikkat etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Artı, alelacele ağaçlandırma girişimlerinin fiyasko ile sonuçlanabileceğini, hesap etmemiz gerektiğin altını çiziyorum…
Bakın geçen yıl Ağustos ayında, İzmir’deki bir orman yangını sonrası basına yansıyan haberde neler var. Konuyla ilgili haber özetle şöyle;
“İzmir’de Bakan Pakdemirli’nin açıkladığına göre 500 hektar, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in verilerine göre ise 5 bin hektar alanı yok eden orman yangını günler sonra kontrol altına alındı. Yangının ardından küle dönen bölgede birçok ‘fidan dikme kampanyası’ başlatıldı. Konuyla ilgili bir bildiri yayınlayan Orman Fakültesi’nde görevli Prof. Dr. Ünal Akkemik, Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Prof. Dr. Erdoğan Atmış, Doç. Dr. Cihan Erdönmez, Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, ‘Fidanını al ormana koş’ kampanyalarının orman biliminden uzak olduğunu ifade etti.
Konuyla ilgili detaylı bilgi veren İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof Dr. Doğanay Tolunay, İzmir’de yapılması gerekenleri anlattı. Yanan ormanlık bölgede öncelikli olarak yanan büyük ağaçların gövdelerinin kesilerek çıkarılması gerektiğini söyleyen Tolunay, bölgenin ağaç türünün de kızılçam olduğunu ifade etti. Kızılçamların yangın sırasında döktükleri tohumların zamanla fidan haline geleceğini anlatan Tolunay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir Sonraki Baharda Metrekarede Onlarca Hatta Yüzlerce Fidan Olacak”
“…Bölgede çoğunluk olarak kızılçamlar var. Fıstık çamları da var ama az. Dere içlerinde de kışın yaprağını döken türler az da olsa var. Acele etmeden, bilimsel yaklaşımlarla yanan alanı kontrol altına alarak yeniden orman halini almasını sağlamak mümkün! Yaşlı ağaçların da üzerinde kozalak olduğunu biliyoruz. Hiçbir şey yapılmazsa o yaşlı ağaçların ısının etkisiyle açılan kozalaklarından çıkan tohumlar, külün içine düşecek. Çimlenecek. Bir sonraki baharda metrekarede onlarca hatta yüzlerce fidan olacak…”
“İstediğiniz Her Fidanı Dikemezsiniz…”
Kızılçamın orman yangınlarına en fazla uyum sağlamış tür olduğunu söyleyen Tolunay, bu türlerin doğada gençleşmesinin büyük çoğunluğunun yangınlarla olduğunu da kaydetti. Genç kızılçamlarda tohumun yaşlı kızılçamlara göre az olacağını da sözlerine ekleyen Tolunay, şöyle devam etti:
“…Diyelim ki genç ormanlar vardı üzerinde yeterince kozalak yoktu. Kozalak olmadığı için tohum da olmayabilir. Bu gibi alanlarda çevreden toplanan kozalaklı dalları ve tohumları yere sermek düşünülmeli. Ancak yetecek tohum bile yoksa son çare fidan dikimi düşünülmeli. Burada da önemli olan şeyler var. İstediğiniz her fidanı dikemezsiniz. Tutmaz. Tür değişikliği yapılmamalı örneğin. Burada yörenin ekolojik koşulları kızılçam için uygun…”
Ormanı kendi halinde yeşermeye bırakmak için önemli olan hususun, yanan alanı koruma altına almak olduğuna değinen Tolunay, “Bu da kenar şeridine yangına daha dayanıklı olan servi gibi türleri dikerek olabilir. Bu şekilde içeride bir koruma alanı oluşur” dedi.
“1994’te Gelibolu’da Yaşadık, Dikilen Fidanlar Tutmadı”
Prof. Dr. Tolunay, tüm bunlar dikkate alınmadan yapılacak olan ağaçlandırma faaliyetinin sonuç vermeyeceğini ifade etti. Tolunay dikkatsizce yapılacak olan ağaçlandırmanın şunlara yol açacağını anlattı:
“…Yakın bölgedeki fidanlar yeterli olmayacaktır. Bu sefer Türkiye’nin dört bir yanından fidan gelmeye başlayacak buraya. Ki bunu 1994’te yaşadık. Bu tarihte Gelibolu’da çok büyük bir yangın oldu. Bu yangında toplu ağaç dikme kampanyaları yapıldı. Orada da kızılçam vardı ama farklı bir sürü tür yanan alana dikildi. 1 yıl sonra araziyi gezdiğimizde o fidanların tutmadığını, kuruduğunu ya da doğal olarak külün içine düşen tohumların çimlenmesiyle oluşan yeni fidanların, ekilen diğer fidanları bastırdığını gördük. Dolayısıyla boşu boşuna yatırım. Ayrıca ağaçlandırma faaliyetinde toprak da zarar görüyor. Çünkü yanan ağaçların kökleri dozerlerle sökülecek, toprak işlenecek. Kaldı ki kül ağaçlar için son derece önemli besin maddeleri içerir. Yani toprak da verimsizleşecek. Sonuç olarak ağaçlandırma en son düşünülmesi gereken bir işlem. Öncelikli olarak doğal gençliğin gelmesi sağlanmalı…”
“Günü Kurtaracak Planlar Değil, İklim Kriziyle Örtüşen Çözümler Bulmalıyız”
İklim krizine de dikkat çeken Tolunay, “Günü kurtaracak planlar değil, iklim kriziyle örtüşen, geleceğe yönelik çözümler bulmalıyız. Eğer tohumların kendiliğinden filizlenmesine olanak verirsek seneye bu zamanlar bölgede bir karış yeşil fidanlar olacaktır. Kızılçam hızlı gelişen bir tür olduğu için de 15-20 yıla kadar, orman eski halini alacaktır” diye konuştu.
Kaynak: https://t24.com.tr/haber/uzmanlar-uyardi-yanan-alana-fidan-dikmek-icin-panik-yapmayin,836157
*Teşekkürler Vicdan Eraslan Özkaya
Evet, sanırım yukarıdaki haber ve Orman Bilimi profesörlerinin ortak bildirisi ile İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof Dr. Doğanay Tolunay’ın detaylı ve değerli bilgileri, ağaçlandırma sevdası içinde olan biz Türkiye ve Hatay yaşayanlarına, Hatay Valiliği ile tüm yerel yönetimlere yol gösterecek, olası yanlışlardan bizleri koruyacaktır…
Hepimizi üzen orman yangınları sonrası, İskenderun, Özkaya Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Vicdan Eraslan Özkaya ile bir telefon görüşmemiz oldu. Vicdan hanım; “Hatay’daki Arçelik bayileri olarak, ağaçlandırma çalışmalarına bizler de gönüllü olur ve fidanlarımızla, topraklarımızı yeniden yeşillendirebiliriz. Ancak bunun belli bir araştırma ve makul bir süre geçtikten sonra yapılması taraftarıyız. Rasgele işler ve çok aceleci davranmak, zedelenmiş ormanlık alanlarına yeni zararlar verebilir. Bu yüzden bizler de Orman Biliminden yanayız. Konunun uzmanları hangi tarihi uygun bulur ve hangi cins fidanları dikmemiz gerektiğini belirtirlerse, başarıya ulaşacak bir fidan dikimin içinde yer alırız ” diye konuştu.
Orman Bilimi öğretim üyelerine katıldığım gibi Sayın Vicdan Eraslan Özkaya’ya da katılıyorum. Teşekkürler Vicdan Hanım, yüreğinize sağlık…