Eşitlik İçin Kadın Platformu, İstanbul Sözleşmesi’nden Çekilmenin, Ülkede Kadınları ve Çocukları Ateşe Atmak Olduğunu Vurguladı…
İstanbul Sözleşmesi’nin hedef alınmasına tepki gösteren kadınlar, sözleşmenin uygulanmasını istedi. Sözleşmenin önemine dikkat çekmek amacıyla ülke genelinde sokaklara çıkarak eylem ve açıklama yapan kadınlar, kazanılmış haklarından vazgeçmeyecekleri mesajını bir kez daha yineledi.
İskenderun Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) üyeleri de Boyacılar Parkında bir araya gelerek açıklamada bulundu. Açıklamayı platform adına Feyruz Gör okudu.
1 Ağustos 2014’te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nin 6. yılında Türkiye Devletinin Sözleşmeden çekilmeyi konuşmasını doğru bulmadıklarını kaydeden Gör; “6 yılda kadına yönelik şiddet tırmandığı halde sözleşmenin etkin şekilde uygulanmasını değil kaldırılmasını gündeme getirmek devletin kadına yönelik şiddeti önleme görevini terk etmesi anlamına geliyor.
İstanbul Sözleşmesi, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, bir insanın cinsiyeti üzerinden zulme maruz bırakılmasının önlenmesi, zulme maruz bırakılanların korunması ve bırakanların gerektiği şekilde cezalandırılması için devletlere yol haritası çizen, atılması gereken somut adımlar konusunda kılavuzluk eden uluslararası bir uzlaşma metnidir. Türkiye’nin de kurucularından olduğu Avrupa Konseyi’nin hazırladığı sözleşme, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmıştır. Kadınlara yönelik şiddetle mücadele konusunda en önemli uluslararası belge olarak bir dünya sözleşmesi olma yolunda hızla ilerlemektedir. İstanbul Sözleşmesi kadınların ve çocukların hayatlarını korumak için verilen bir sözdür ve bu “sözden dönmek”, günde en az 3 kadının öldürüldüğü, bilindiği kadarıyla yılda 28.360 çocuk istismarının yaşandığı bir ülkede kadınları ve çocukları ateşe atmaktır.
İstanbul Sözleşmesi temel insan haklarına dayanır; insan hakları tartışılamaz! Taraf olunan sözleşmelerin tartışma konusu haline gelmesi dahi, yasaların caydırıcı etkisine zarar verebileceğinden endişe vericidir. İstanbul Sözleşmesi’nin iptali için gösterilen sebepler toplumu yanıltmak ve asıl niyeti gizlemek amaçlıdır!” şeklinde konuştu.
Sözleşme karşıtlarının kadın erkek eşitliğine karşı olanlar olduğunu kaydeden Gör; “Sözleşmenin felsefesini ve öngördüğü bütünsel politikayı oluşturan ana tema, hayatın tüm alanlarında kadın erkek eşitliğini sağlamaktır. Sözleşme karşıtlarının öne çıkardığı gerekçeler başka olsa da, asıl sebep sözleşmenin şiddeti cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak tanımlaması ve kadınlarla erkeklerin eşit olduğu fikrini temel almasıdır. Kadınların evlerini terk etme ve evliliklerini sonlandırma nedeni maruz kaldıkları şiddettir. Aileyi parçalayan asıl olgunun şiddet olduğu bu denli açıkken, şiddeti önleme amaçlı bir toplumsal metni “aileyi ve toplumu parçalayacağı” iddiasıyla yok etmeye kalkışmak aslında eşitlik fikrini yok etmeye yönelik bir hamledir. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak, sadece kadınların değil eşit ve şiddetsiz bir toplumda ayrımcılığa uğramadan yaşamayı talep eden tüm toplumsal kesimlerin en acil gündemi olmalıdır.
EŞİTLİK İçin Kadın Platformu’nu oluşturan 310’dan fazla kadın ve LGBTI+ örgütü ve destekleyen 150 ye yakın sivil toplum örgütü olarak; Sözleşmeden geri çekilme niyet beyanları son bulana kadar nöbetteyiz. 5 Ağustos günü Sözleşmeden çekilme konusunu görüşecek olan AK Parti MYK üyelerine sesleniyoruz; Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü bir ülkede kadınları şiddetten koruyan bir sözleşmeden geri çekilme yönünde karar verirlerse ortaya çıkacak sonuçlardan sorumlu olacaklardır. Tamda bu tartışmalar sürerken Hatice Bengi ve kızı Güllü Bengi aile içi şiddetten ölüm korkusuyla basına düştü. Yasa uygulanmadığı için şiddete katlanmak zorunda olduklarını gördük.
Bir kez daha hatırlatmak isteriz; Kadınlar kazanılmış haklarından ve şiddetsiz bir hayat mücadelesinden asla vazgeçmeyecekler” diye konuştu. (Haber: Helga TERBİYELİ)