Nasılsa yaz geldi diye rahat davrandım. Klimanın altında çok kaldım. Sonunda korktuğum oldu. Baş ve boğaz ağrısı başladı. Vücudum dökülüyordu. Hemen İskenderun Devlet Hastanesi (SSK eski Hastanesi) acil servisine gittim.
Banko işlemlerim sonrası doktor şikâyetimi sordu ve muayene etmeye başladı. Boğazıma baktı, ateşimi ölçtü ve “Doğan bey, boğazda iltihaplanma başlamış, ateşiniz de 39, size karışım bir iğne yapacağız ve bir süre gözlem odasında sizi misafir edeceğiz. Şayet ateşiniz daha da yükselirse başka tıbbi müdahale yapmak durumunda kalabiliriz” dedi. Kısa bir süre sonra karışım iğnem yapıldı. Gözlem odasına getirdiler. Yatağa uzandım. İğnenin verdiği rehavetle vücudum iyice gevşedi…
*Lütfen Katkı Sunun…
Cep telefonum çaldı. Açtım “İyi günler efendim. Ben Deva Partisi Genel Merkezi’nden arıyorum. Doğan Süslü’yle mi görüşüyorum?” dedi “Evet” dedim. Karşıdaki ses “Doğan bey müsaitseniz Genel Başkanımız Sayın Ali Babacan sizinle görüşecek” şeklinde konuştu. “Müsaittim efendim. Buyursunlar” şeklinde yanıt verdim. Ali Babacan bağlandı “Merhaba Doğan bey. Nasılsınız?” dedi. Hal hatır faslından sonra konuya girdi.
“…Doğan bey aslında teşkilatlardan sorumlu arkadaşlarımız her ilçeden ve ilden en az 60’şar kişi belirlediler. İskenderun ve Hatay genelinde ciddi dostlarım var. Onlar ısrarla sizi bana önerdiler. Bunun üzerine sizi bizzat ben aramak istedim. Lütfen İskenderun ilçe teşkilatı kurulması aşamasına, ilçe teşkilatının hızla örgütlenmesine katkı sunun. Asıl söyleyeceğim de şu. Biliyorsunuz önümüzdeki ay ve yıllarda olası bir erken seçim gündemde. İlk seçimde, Hatay’da gözü kapalı 4 milletvekili çıkarırız. Dolayısıyla ben sizi Deva Partisi Hatay 3. sıra milletvekili adayı olarak düşünüyorum. Şimdiden hayırlı olsun” dedi…
Kısa bir şaşkınlıktan sonra “Sayın Babacan. Öncelikle bizzat beni bizzat aramanıza teşekkür ediyorum. Gerçekten mahcup oldum. Sonrasında, güven ve tercihiniz için çok sağ olun efendim. 3. sıra milletvekilliğini verseniz de ben kesinlikle siyaset düşünmüyorum. Gazetecilikten memnunum, çok teşekkür ederim efendim. Size başarılar diliyorum” dedim.
*O Halde Notumu Değiştiriyorum
Genel Başkan Babacan “Doğan Bey galiba 3. sırayı beğenmediniz. O halde elektronik ajandamdaki notumu, Deva Partisi Hatay İkinci Sıra Milletvekili adayı Doğan Süslü olarak değiştiriyorum” diye konuştu. Tekrar cevap verdim. “Hayır efendim. Mesele milletvekilliği sıralaması değil. Siyaset bana göre bir hizmet alanı değil. İnanın yapamam. Değerli vakitlerinizi lütfen benim için harcamayın. Tekrardan size ve tüm arkadaşlarınıza kolaylıklar ve üstün başarılar diliyorum” diye konuştum.
*Enteresan Bir Adamsınız
Genel Başkan Ali Babacan “Enteresan bir adamsınız Doğan bey. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Hatay’da da ilk dört sıra milletvekilliği adaylığı için 7/24 kapımızı aşındıranlar var. Cep telefonumuza yüzlerce mesaj atan var. Daha da önemlisi partimize yüklü miktarlarda gönüllü bağış yapıp, ilk dört sıraya, oğlunu, kızını, yeğenini milletvekili kesin adayı olarak yazdırmak isteyenlerden nefes alamıyoruz. Siz ise bizim Hatay ikinci sıra milletvekilliği teklifimizi bile kabul etmiyorsunuz. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Hayırlısı olsun Doğan Bey. Ben de size sağlık ve hayırlar diliyorum” diyerek telefonu kapattı.
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın son sözleriyle daha da mahcup oldum. Gerçekten siyaset bana göre bir alan değil. Siyaset sanatı zor bir sanat, hakkı verilmesi gereken bir uğraş ve başlı başına bir hizmet alanı. Çevreme, topluma, ülkeme ve millete ‘Gazeteci’ olarak zaten hizmet veriyorum. Gaye hizmet ise toplum hizmetimi zaten bu şekilde sürdürüyorum. Bu duygu ve düşünceler içindeyken cep telefonum bir kez daha çaldı…
*Akşener Konuya Girdi
Bu kez arayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’di. Özel kalemin telefonu bağlaması, nezaket gereği karşılıklı sorulan hal hatırdan sonra Meral hanım konuya girdi. “Doğan bey. İskenderun’da iki yıl önce yani Aralık 2017 başında, iş insanı Abdullah Şenöz Bey başkanlığında ilçe teşkilatımızı kurma gayretindeydik. Abdullah Bey size o vakit İskenderun İyi Parti, İlçe Yönetim Kurulu üyeliği teklif etmiş fakat kabul etmemişsiniz. Sonrasında Abdullah beyle mini bir anlaşmazlığımız oldu. Abdullah beyde, bizden görevden affını rica etti. Biz de kabul ettik. Şimdi gelelim teklifime. Olası bir erken seçimde, biz Hatay’da, 3 milletvekilini rahat çıkarırız. Sizin İskenderun’u sürüklemeniz lazım. Bu nedenle size, Hatay İYİ Parti 3. Sıra milletvekilliği kesin adaylığını öneriyorum” diye konuştu.
*Sevmeden Yapılan Hizmetten Hayır Gelmez…
Şaşkındım. “Meral hanım. Belki inanmayacaksınız ama az önce Ali Babacan Bey aradı. Onun teklifi de aynıydı. Hem sizin hem Ali beyin güvenine mazhar olmak ve bizzat sizler tarafından aranılmam benim için gurur verici bir hadise. Ancak ben siyaset yapamam Meral başkanım. Siyaset baştan sonra bana ters bir uğraş. Bu işi yapmaya hevesli yüzlerce, binlerce gönüllü var. Lütfen tercihlerinizi onlardan yana kullanın. Kişi bir işi sevmeden yaparsa, o hizmetten, o işten hayır gelmez… Bu nedenle lütfen bağışlayın beni. İkinci kez partinizin teklifini kabul etmediğim için üzüntü ve mahcubiyet yaşıyorum. İnanın bana gazetecilik bana çok daha cazip geliyor. Hizmetse, ben gazetecilik hizmetimden memnunum. Her şey için tekrar teşekkürler. Size bir kere daha başarılar dilerim” diye konuştum.
*Harvard ve Cambridge Üniversitesi
Bir anda, üniversite sınavından en yüksek puanı alan hem Harvard hem de Cambridge üniversitesinden ücretsiz öğrenim bursu teklifi alan ve paylaşılamayan öğrenciler gibi olmuştum. Herkes siyaset, il, ilçe yönetimi ve milletvekilliği aday adaylığı, belediye başkan aday adaylığı için çırpınırken, kendince dur durak bilmeden çalışırken, bana bir değil iki cazip teklif geliyor ve ben de her ikisini de geri çeviriyordum. Galiba “Kendini bulunmaz Hint kumaşı sanıyor” cümlesini hak ediyordum.
İki genel başkana mahcubiyetim devam ederken bir el kolumu dürttü “Doğan bey, Doğan bey. Uyanın artık. Nasıl oldunuz? Ateşinizin yükselmesiyle deminden beri ‘iyi mi deva mı, deva mı iyi mi?’ diye sayıklıyordunuz. Ateşiniz normale döndü. Neydi o ‘iyi mi deva mı?’ sözleri” diye sorunca “Doktor bey. Galiba ateşin etkisiyle takıntıya girip hep aynı sözleri tekrarladım. İğne bana iyi geldi. Sizlerden de şifa ve deva buldum. Teşekkür ederim” diyerek, yarım saatlik uykuda, hem Babacan’ı hem de Akşener’i rüyamda gördüğümü doktora anlatmadım. Anlatsam da zaten bana inanmazdı.
Ateş bu ateş! Ateş yükselince, insan sayıklıyor! Bir değil iki rüya birden görüyor! Elbette acil servise gelmem ve rahatsızlanmam söz konusu olmadı. Çok şükür sağlığım yerinde. Rüya görmem gerekiyordu! Bu rüyaya en uygun anlatım da buydu.
Ancak bilinmesini isterim ki yazıda geçen iş adamı Abdullah Şenöz’ün bana ilçe yönetim kurulu üyeliği teklif ettiği harfiyen doğrudur. Tanığım da, Abdullah Şenöz’ün bizzat kendisidir. Bu vesileyle Abdullah Şenöz’e, iki yıl önceki daveti ve güveni için tekrar teşekkür ederim.
Köşe yazımın Abdullah Şenöz kısmı hariç diğer anlatımlar rüya alt yapısı gereği tarafımdan düzenlendi. Tüm okurlarımın hoşgörüsüne sığınıyorum. Sağlık ve güzelliklerle kalın…