Sevgili dostlar, öyle konuşmalar vardır ki, anında sert tepki verilir ve derhal icraata geçilir. Adamı çileden çıkaran sözlerdir bahsedeceğim. Bir, iki, üç sabredersin ve tahammülsüzlük sınırına geldiğinde işi bitirirsin. Yani, bir spor otoritesinin çok güzel ifade ettiği gibi, ‘GODUN MU OTURTTURMALISIN’ icra edilmelidir.
Ülkemizin başında 30 yıldır bela olan PKK terör örgütü, işi bitirilen ASALA yerine dış güçlerce ikame edilmiş ve 50 bine yakın insanımız katledilmiştir. Başı olan ve katliamların sorumlusu, her türlü ihtiyacı karşılanarak, paşalar gibi (ama onların hepsi cani ile mücadele ettikleri için tutuklular) yaşamakta, talimatlarını vermekte, bu necip Türk milletinin devleti karşısında taraf olarak muhatap olmaktadır.
O kadar ileri gitmekteler ki, zurnanın son deliği dahi, Sayın Başbakanımıza ağza alınmaz lafları, çekinmeden söyleyebilmektedir. Oysa terör sıfır noktasına gelmiş, yakalandığında, kardeşi ve bacısı bizim böyle bir kardeşimiz yoktur diyorlardı. Zırlayan sözde vekillerinin de konuşması mümkün değildi. Konuşanlar Paşaların yerinde yatıyordu, bir gecede serbest bırakıldılar. Demokrasi ve özerklik diye başlayarak bu duruma geldiler.
Eş Başkan denen Demirtaş “…Silahlar sussun, fikirler konuşsun dediniz. PKK silahlı güçleri de sizin karakaşınız, gözünüz için terk etmiyor. Siyaset konuşun diye bunu yapıyor. Herhalde Başbakan çağrı yaptı diye, PKK geri çekilmiyor. Sayın Öcalan’ın çağrısı ile çekiliyorlar. Sürecin bu şekilde ilerlemeyeceği anlaşılmıştır. Şimdi top AKP’nin sahasındadır…” diyor ve “…Risklerin ortaya çıktığı noktada herkesin müzakerede daha çok ısrarcı olunması gerektiğini hatırlatan bize sadece bu tıkanıklıklar. Bunun öbür ihtimali savaştır, ölümdür, kandır. Herhalde hiçbir siyasetçi böyle bir vebali üstlenmez…” diye konuşmasını sürdürüyor. Bu yaratık, “gurupta fasulye gibi nimet de değilsin, anla bunu” diyor.
Adı Soyadı tam ters olan kişi de “…Eğer gerekeni yapmazsan, seni en büyük Ergenekoncu ilan edeceğim…” Bir başka yaratık Diyarbakır Belediye Başkanı, “Has…tir Has…tir Has…tir” diyerek üç defa ısrarla küfür ediyor. “T.C. Kürdistan’dan defol” diye Kışlaya pankart geriliyor. Yolda araçlar kontrol ediliyor, şehitlik törenle açılıyor, PKK yaylalarda şenlik yapıyor, karakol inşaatı durduruluyor. Barajlar ve şantiyelere engel olunuyor. Kendi güvenlik güçlerine törenle diploma veriliyor. Bayraklar indiriliyor, paçavralar çekiliyor ve sayısını bilmediğimiz kadar Türk Devletine ve Başbakanına hakaretler…
Bunlar yaratandan korkmaz, başbakanımızın deyimi ile kan emici vampirlerdir, asla doymazlar. Öyleyse neden gereği yapılmıyor?
Hoca efendinin dediği gibi, size tanınan imkân ve güç Osmanlı’da olmamıştır. Hani tek Millet, Devlet, Dil diyordunuz. Kurban olam Ay’ına, Yıldız’ına diyordunuz. Yeter artık paçavra ve hakaret gördüğümüz. Allah (cc) Peygamber aşkına, Şehitler, Evliyalar ve Enbiyalar aşkına, Allah (cc) rızası için bu haddini bilmezler için gereğini yapın. Gün geçtikçe zaman kazanıp içte ve dışta güç topluyorlar.
Sayın Prof İdris BAL beyin dediği gibi, son iki yıldır örgütün manevra alanı daralmıştı, iyi niyetimizin istismarından korkuyorum misali, süreç denen lanet sizi de bizi de, daha doğrusu hepimizi ülkemizi bitirtecektir. Allah (cc), İlah aşkına Sn. Başbakanım diyerek, hoşça kalın Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.
e-mail: nurettincan1453@hotmail.com