Arka planda lacivert bir deniz.. Buz mavisi bir gökyüzü.. 16 Ocak tarihli bu fotoğrafın altına, “Ellerinden öpüyorum. Umudum mavi. Duaların benimle biliyorum” mesajını yazarak göndermiştim ‘WhatsApp’ üzerinden, hastalığımı soran amcam oğlu Bekir Ağabeye..
Aziz kentimizde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem sonrası, artçı sarsıntılar hüznüyle yüreğimi fotoğraflayıp gönderiyorum bu kez geçmiş olsun bağlamında, İskenderun Gazetesi üzerinden Bekir Ağabey’in şahsında Elazığ’a..
Miladi geçmişle, hicri gelecek arasında asılı duran ömür takvimimizin 24 Ocak tarihli yaprağı henüz düşmeden düştü ocaklara haber.. Akşamdan geceye kararırken zaman, uzarken saatlerin gölgesi, toplandı saniyelerde dört mevsim hatıralar.. Yıkıldı “malzemesi çalınmış” duvarlar! Dağıldı enkaz altında “yaşamı çalınmış” fotoğraflar.. Kısık çığlıklar algısıyla çınladı kulaklarımız.. Çınladı Elazığ’dan İskenderun’a sismik boşluklar. Ah, zelzelelerde yüreğimiz!
Dört mevsim olağan resimler takvimi hayatımızın zelzeleli anlarında yaşarız olağanüstü bir beşinci mevsimi.. Olağanüstü fotoğraflar çekeriz saf bir ışığın aydınlık bahçesinden.. Beşinci mevsimden kalan fotoğraflardadır esasen, sisli bir maviliğin buğulu derinliğinden hatırladıklarımız.. Hatıralar serinliğinde bir yangı gibi sızar göğüs kafesimizden rüzgarlı sesler.. Şiirle rüzgarlanan yağmurun kokusunda gelebilir hüzün.. Siyah beyaz fotoğraflarla islenmiş gözlerimize toplanır hasretin tüm çiseleri.. Buğulu sesler titreşimi sularda ıslanabilir kelebek kanadı gibi uçuşan tozlu fotoğraflarımız.. Dönüşebilir beyaz güvercinlere.. Gelip konabilir yolumuza, elimize, kolumuza..
Yüreğimizin sismik boşluklarında yağmur bulutlarına davetiye örneği kayıtlıdır beşinci mevsimden fotoğraflar.. Kayıtlıdır mesela, Ümit Yaşar’ın; “Süzülüp göklerden yere doğru, Omzuma bir beyaz güvercin kondu. Duydum avuçlarımda sıcaklığını, Duydum benden yıllarca uzaklığını” dizeleriyle çektiği “Beyaz Güvercin” adlı fotoğrafında.. Kayıtlıdır, Mehmet Akif’in, “Resmin Arkası” adlı şiirinde, o mevsimden yağmur sonrası toprak kokusu: “Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince, Günler şu heyulayı da er geç silecektir. Rahmetle anılmak, ebediyet budur ama, Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir.”
Duygu ve düşüncelerimizi fotoğraf arkasına birkaç cümlede özetleyerek yazmamız eskilerde mi kaldı? Albümdeki fotoğrafların arkasına yazdığımız dizelerde mi duyumsarız yoksa yaşamı çalınmamış yıllarımızdan hatıraları? Yoksa dizelerin arkasındaki fotoğraflarımızda mı?
Akif’in dizeleri alır götürür bizi enkaz yığınları arasındaki yaşamı çalınmış fotoğraflara.. Tozlu bir deprem anından med cezirlerle dalgalanır hüznümüz.. Bu tür zamanlarda, bakışlarımızın hatıralar atmosferinde toplanır kara bulutlar.. Gözlerimizin buğulu camlarına çizdiğimiz yürek resmi dağılır.. Çağırdığımız kapıların hepsi sağırlaşır.. Sesimizi yüzümüze çarpan kör duvarlara çerçevesiz çığlıkları resimleyip asarız.. Sonra? Sonra ince bir sızı iğneler yüreğimizi, hatıralar neşterler nabzımızı.. Bakışlarımızın ufkunu çerçeveleyen gökyüzündeki tüm pencerelerimiz tuzla buz olur..
Böyle anlarda gelir dilimize Münir Rahim Harputlu’nun “Taş Plak Hüznü ” adlı şiirinden dizeler.. Tercüman olur halimize.. “Gidebileceğim konakta ışıklar söndü / camlarda paramparça hıçkırıklar suskunluğu / çığlığımda pıhtı / kangren yalnızlığım / tahammül mengenesinde / sana menteşeli saatlerim / ey / menzilsiz güzellik / çölsü tenhalık şafağında bekliyorum / ellerimde saçlarının kokusu / gözlerimde misafirliğinden gölgeler.” (G. Özdemir, Gizli Defter, Gece Kitaplığı, s.73)
Rahmet dualarıyla yolculasak da, “toprakta gezen gölgelerine toprak çekilen” fotoğrafları, bekliyor hâlâ yüreğimizin taş plak arşivinden damarlarımıza doğru binlerce iğneyle yürüyen, “sesimi duyan var mı” sorusunun yanıtı..
Son tahlilde ben, yıkılan bina fotoğrafları üzerinden “siyah veya beyaz” uçlarda kimseleri suçlamadan Sezen Aksu’nun, siyah beyaz arası binlerce renk bulutu derinliğinden söylediği şarkısından, “Masum değiliz hiçbirimiz” dizesini yazabilirim kendi adıma duyurabilmek için sesimi.. Duyabilmek için de elbette..
Gidebileceğimiz konaklarda sönmesin ışıklar..
Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com