Geçtiğimiz hafta sonu İskenderun Aziz Nikola Ortodoks Kilisesi salonunda ‘Obezite ve Sağlıklı Beslenme, Diyabetin Tıbbi Beslenme Tedavisi’ konulu seminer düzenlendi.
İskenderun Ortodoks Cemaati üyelerinden olan Diyetisyen Diana Ayrancıoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı seminere cemaat üyeleri de yoğun ilgi gösterdi. Seminere ayrıca, Kilise Pederi Dimitri Yıldırım, Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Can Teymur ve yönetimi, Gençlik Komitesi Başkanı Bünyamin Aytar ve yönetimi de katılım gösterdi.
İki oturum şeklinde düzenlenen seminerde dengeli beslenmenin önemine değinen Diyetisyen Diana Ayrancıoğlu, diyabet hastalarının dikkat etmesi gerekenleri de anlattı. Diyabetin belirtilerini; sık idrara çıkma, çok su içme, ağız kuruluğu, tekrarlayan enfeksiyonlar, yaraların geç iyileşmesi, kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk, kuru ve kaşıntılı bir cilt, el ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma olarak sıralayan Ayrancıoğlu, yapılan tetkikler sonucu açlık kan şekerinin 126 mg/dl’nin altında olması gerektiğini söyledi.
Ayrancıoğlu, “Diyabet halk dilinde Şeker hastalığı; pankreasın kan şekerini düzenleyen hormon olan insülini yeterli üretememesi veya insülini hücrelerin etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ömür boyu devam eden kan şekeri yüksekliği ile karakterize metabolik ve kronik bir hastalıktır. Gizli şeker (prediyabet) ise, ileride diyabet gelişme riskinin yüksek olduğunun göstergesidir fakat bu dönemde yaşam tarzı değişiklikleri ile şeker hastalığı gelişme riskini %45-50 oranlarında düşürebiliriz. Açlık kan şekerinin 125 mg/dl olması, OGTT testi sonucu 75 gram şekerli su içtikten 2 saat sonra kan şekerinin 140-199 mg/dl olması gizli şeker varlığını gösterebilir ve bu dönemde sanki şeker hastasıymış gibi beslenmenize ve yaşam tarzına dikkat etmeniz gerekmektedir” dedi.
Diyabetin neden olduğu sağlık sorunlarına da değinen Ayrancıoğlu; “Hiperglisemi (yüksek kan şekeri) diyabetin kontrolsüz olduğu durumlarda birçok ciddi hasara yol açar. Bunlardan bazıları zaman içinde oluşan kalp, kan damarları, sinir sistemi, böbrek, göz gibi organ ve sistemlerin hasar görmesidir. Azalmış kan akımı nedeni ile ayaklarda sinir hasarı, ayak ülserleri, enfeksiyon nedeniyle amputasyonlara (ayak kesilmeleri) neden olmaktadır.
Diyabette iyi tedavinin, tedaviye uyumun iyi sonuçlar verdiği ortada. Diyabet olduktan sonra önlem, diyabetik komplikasyonların erken tespitini ve önlenmesini içerir. Fakat diyabetin ortaya çıkmadan önlenmesi, riskli kişilerin diyabetten korunması da mümkündür.
Günümüzde yaşam tarzı değişikliği ile sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması, düzenli egzersiz eğitim ile diyabet görülme sıklığı %58 oranında azalmaktadır. Tıbbi beslenme tedavisi diyabet tedavisinin en önemli parçasıdır” şeklinde konuştu.
Şeker Hastaları Azar-Azar, Sık-Sık Beslenmelidir
Şeker hastalarının nasıl beslenmeleri gerektiği yönünde de açıklamalarda bulunan Ayrancıoğlu; “Sonuç olarak şeker hastaları, günlük en az 14 gram posa olmak üzere günlük karbonhidrat ihtiyaçlarını tercihlerini glisemik indeksi düşük, posası yüksek tam tahıllı besinlerle karşılamalıdır. (beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği tüketmek, kabukları, çekirdekleri yenilebilecek meyve sebzeleri tüketmek, haftada iki kez kurubaklagil yemeği yemek gibi…)
Diyabetli bireyler normal bireyler kadar protein tüketmelidir. Protein alımı sindirimi yavaşlatarak kan şekerinin hızlı yükselmesi engeller. (Meyve yanında süt veya yoğurt yemek meyvenin kan şekerini hızlı yükseltmesini engeller.)
Yağ çeşidi önemlidir. Doymuş yağ tüketimi günlük alınacak enerjinin %7’sini geçmemelidir. Omega-3 yağ asidi tüketilmesi (en çok balıkta bulunur) diyabetik bireylerde kötü kolesterolün düşmesine, damar sağlığına, şekerin hücreler içerisinde kullanılmasına yarar. Bu nedenle haftada 2 porsiyon balık tüketimi genel sağlık önerilerinde bulunur. A, E, C, B vitaminleri antioksidan vitaminlerdir. Diyabetin vücutta oluşturduğu hasarları azaltma yönünde çalışmalar mevcuttur.
Diyabetik bireylerin uzun açlıklar sonucunda kan şekeri dalgalanmaları daha belirgin olur. Bu nedenle şeker hastaları azar-azar, sık-sık beslenmelidirler. Öğün sayıları kişinin yaşam tarzına göre, hastalık durumu aldığı tedaviye göre değişse de ana öğünlerin yanına ara öğünler koymak tıbbi beslenme tedavilerini destekler” şeklinde bilgiler paylaştı.
Seminer sonunda cemaat üyelerinin sorularını da yanıtlayan Diyetisyen Diana Ayrancıoğlu’na, Gençlik Komitesi Başkanı Bünyamin Aytar, teşekkür plaketi ve çiçek takdim etti. (Haber: İlyas Edip TERBİYELİ)