Değerli okurlarım, bu makalemde hazırladığım metinlerden ya da imha ettiğim taslak romanlardan bir paragraf da sunmayacağım. Diyetten, spordan, sporsuz yapılan diyetin zararlarından söz edeceğim ama öncelikle okurlarımdan bazılarının sordukları önemli bir soruyu da gündemimize getirmek istiyorum. Okurlarım aynen bu soruyu sormuşlardı: Öcal Hocam “Fakirlik” nedir?
Efendim, evim ormanın içinde ve morarmış dağlardan, çam ormanının ve karşımdaki denizden ilham alıyorum. Çok rahatım ve daha güzelleri sizin olsun…
‘Fakirlik nedir?’ denmişti. Bu soru bir cümleyle, bir paragrafla geçiştirilemez ki. Yani, fakirlik fukaralıktır, yoksulluktur diyerek nokta koyamayız. Birkaç gündür gök delinmiş gibi, atkuyruğu gibi yağmur yağıyor. Rüzgâr ağaçlara secde ettiriyor, çok acımasız. Çalışma odamın pimapenlerinin arasından yağmur damları arada bir içeri sızıyor. Yer değiştirdim ve sorun bitti.
Ancak, çoluk çocuk bir odada oturan ve damdan akan yağmur sularını engellemek için odanın sekiz on yerine leğen, tencere vs, koyarak odalarının çamurlaşmaması için çaba gösterenler bulunmakta. Bayat ekmekle karınlarını doyuranların haddi hesabı yok. Gelirleri olmadığı gibi, hastalıkları da cabası! Yardım kuruşları birbirlerine yardım ediyor. Bunları düşünen yok. Uzun yıllar önce bir devrimciyi -17 derecede elbisesiyle buz tutmuş havuza defalarca bırakıp çıkardılar. O kişi tesadüfen yaşıyor.
Yaşam karşısında parasızlığa, tabiat koşullarına aldırmadan dik durmaya çalışan bu insanlara Cenab-ı Allah daha çok yardım etsin. İstanbul’da belli bir kesimi zengin etmek için yapılan korkunç yatırım, bu ezilen insanları ilgilendirir mi? Televizyon ekranlarında “Onların şurasına koyacağız” diyenlerin hepsi de köşe olmuşlardır. Onlara bu şansı veren kişi nasıl can verecek merak ediyorum. Yukarıda saydığım en saftaki insanlara ekonomik gücü olmadığından fakirler diye biliriz.
Bir de; akılda ve gönülden fukaralar vardır. Örnek vermek istiyorum. Sağlığı yerinde olup da, diyetten umanlar. Muhtemelen bu insanlar kilo vereceklerdir ama derileri sarkar. Sporla yapılan diyette dinginlik ve vücudun her yanına yansıyan sağlık vardır. Fakat en acınacak kişiler gönülden fukara olanlardır. Onlar insanlara yardımcı olmayı düşünmezler. Benim gönlüm dolu, hem de dopdolu. Allah’a hamd-ü senalar olsun…”
Evet, biz biliyoruz ki, adam gibi çıkarılan yasalar kökünü ahlaktan alır. Futbolun kurallarını koyanlar da eminim ve inanıyorum ki, yüzde yüz ahlaktan esinlenmişlerdir. Öyle olmasaydı ‘Spor kardeşliktir, centilmenliktir, dostluktur, en iyi tanıtımdır’ diyebilir miydik? Neden böyle söyleniyor ki? Bunun en büyük nedeni sporun ahlakla iç içe olmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Hareketsiz olanların, bastonla yürüyenlerin ve bu yörede yaşayanların salçalı yemeklere düşkün olmaları kilo almalarının en büyük nedenidir. Bunun da çözümü vardır. Kimseye minnet etmeyin. Suyunuzu kendiniz alın, çayınızı kendiniz doldurun, faydasını göreceksiniz.
Sigaraya, içkiye, gelince; şahsen günde 4-5 adet sigara içiyorum. İçiyorsanız sizde öyle yapın ve hatta terk edin. Rakıya yani bulut renkli lezzete gelince; Rakı içen öldü de, su içen ölmedi mi? Evinizde iki günde bir anıları tazelemekte yarar var diyorum. Geldik ve gidiyoruz, azıcık değerlendirelim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA