Değerli okurlarım, bazen ölüme sesleniyorum da; yaşarken seninle aramızdaki boşluğa neler sığdırmışız. Sen düşünmezsin biliyorum, sadece etkisiz hale getirirsin, ruhu bedenden alıp bloke edersin. Sanırım ondan dolayı, yüzün insanlara soğuk geliyor. İnsanların yüreğine korkuyu kazımışsın bir hegemonya kurmuşsun insanlar üzerinde.
Bana gelince; senden hiç korkmuyorum. Ölüm hiçbir canlı için sürpriz değildir. Beni sevenlerin üzüleceğini düşünerek duygulanıyorum sadece. Ayrıca seni düşünmek, insanlardaki acıma ve yardım duygularını da güçlendirir. Bu nedenle senden korkulmaz, şükran duyulur. Evet, arada bir seni davet ederken, seninle aramızdaki boşluğa neler sığdırmışız. Sen de merak ettin değil mi? Sayalım o zaman…
Sayısını bilemediğim resimler, yazdıkça, usanmadan yine yazdığım makaleler, cennette olduğuna inandığım bir muhtereme yazdığım şiirler vs… Baktıkça baktığım, gördükçe gördüğüm, sevdikçe ve sevildiğini sandıkça, hasretler, kopmalar, koyu hüzünler, arada bir tebessümler, tabiat anaya yaklaştığında duyduğum dinginlik, bize aş-ekmek olan toprağın betonlaştığını görünce de lanet okuduğum insanlar…
Zaten, doyumsuz sevgilerle, mutluluklarla yoldaş olmayı beklerken; hüzünlerle, derin düşüncelerle hasretlere mahkûm olan gönüllerimiz, kavuşmanın bir sonu olacağını bildiğimiz halde…
Efendim, sizlere ilginç bir makale sunuyorum ve beğeneceğinizi de umut etmekteyim. Hani ligler başladı ya. Düşünceler, duygular, teçhizatlar yeni, yepyeni. Muhtemelen tribünler ve yeşil zeminlerde restore edilmiş olabilir. İşleri iyi gitmeyen büyük kulüpler, sözde taraftarları mutlu etmek istiyoruz diyerek, aslında kendi durumlarını kurtarma adına bavullar dolusu parayı bir yerlere teslim ederler. Çünkü herkesin bildiği bir gerçek var. İlk haftalardaki başarısızlığın klasik olarak sadece tek bahanesi vardır. Bunu herkes biliyor.
“Hazır değiliz, zamana ihtiyacımız var…” Bu önemli mazeret ilk dört beş hafta için geçerli sayılabilir. Arada bir işler yoluna girer gibi olsa bile, kayıp büyüktür. Sezon açılırken başa güreşeceğiz diyenler, yuvarlak ifadeler kullanmaya başlarlar. Rota değişmiş, amaçtan uzaklaşılmıştır. İstikrarı yakalamak değil, rakiplerin puan kaybı önemlidir onlar için, duygular deforme olmuştur. Sivri beyanatlarla her kesimin antipatisi kazanılmıştır.
İşte burada, sezon başındaki duygulara özel bir paragraf açmak istiyorum. Yeri geldi de onun için. Hepimizin çok iyi bildiği gibi; insanların üzerine yakışan en iyi elbise utanma duygusudur. Utanma duygusu nasıl bir şeyse, yarın ki sayımızda ayrıntılı biçimde sizlere sunacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA