Bir ülkenin refahını ve ilerlemesini sağlamak “siyaset” kurumunun işidir. Siyaset yapmak uzun solukludur, sabır ve metanet ister. Siyasette “saygınlık” çok önemlidir, en güvenilir kurumlar arasında ilk sıralarda yerini almak zorundadır.
Seçen ile seçilen arasında “Güven” kavramını sağlamak siyasetçinin başlıca görevleri arasında yerini almalıdır. Bitmez, tükenmez sorunları yaşayan, vatandaşın bizzat kendisidir. Dolayısıyla, siyasetçiyi devamlı olarak yanında görmek, iletişim kurmak, dertlerini anlatmak ister.
Umut bağlanarak, halkı temsil etmesi için “yetki” verilen siyasilerin, kendilerini seçenleri “adam” yerine koymaları, onlarla iç içe olmaları “siyasi olgunluk”tur.
Siyasetçi, vatandaşla bağlarını sıkılaştırmayı, bir görev ve bir gelenek haline getirmelidir. Siyasetçi her zaman verdiği sözlerin arkasında durmalı, sorunlara ciddiyetle eğilerek çözüm bulmalıdır. Verdiği sözlere sadık kalan bir siyasetçi, toplumun nezdinde el üstünde tutulur, saygınlığı da katlanarak artar.
Siyaset tarihinde, kendilerini halktan uzak tutanların yenilgileri, saf dışı edilmeleri, örneklerle doludur. Siyasetçi, seçilmeden önce tutumunu ne ise seçildikten sonra da aynı tutumu sürdürebilmelidir.
Halk çalışandan, hizmet yapandan, dürüst olandan yana tavır alır ve seçimini de bu kriterleri göz önünde bulundurarak yapar, bu kriterler doğrultusunda da o siyasetçiye notunu verir. Siyasetçi halktan kopmuşsa, vatandaşa sırtını çevirmişse, toplumla arasına yüksek duvarlar ölmüşse; sonucuna da katlanmak zorundadır.
Siyaset “gerçekler” üzerine yapılır, boş hayal ve kurgularla değil! Umut dağıtmak iyi de umutları hayata geçirmemek insanları hayal kırıklığına uğratır. Çünkü siyasette bir takım bahanelerin arkasına sığınmak büyük bir lükstür. Önemli olan ‘Siyasetin Hakkını’ verebilmektir.
Siyaset ‘Uzlaşı’ sanatıdır. Yapıcı eleştiri ve uyarılar; yanlış ve eksikleri gidererek yön verir. Dağınık, plansız, programsız bir siyaset anlayışı hem topluma hem de yönetenlere zarar verir. Halkın nazarında kredisini tüketen siyasetçi kızağa çekilir, bir daha geriye dönmemek üzere ‘Gidiş Biletini’ keser.
Siyaset, fedakarlık ve gönül işi ise gönüllülük esasına dayanıyorsa, ‘kendini topluma adama’ görüşü hâkimse böyle bir ortamda her şey rayına oturur. Siyaset görev ve sorumluluk çerçevesinde sorunlara eğilerek, canla-başla çalışıp, yerinde ve zamanında çözüm üretmektir. Zira hizmette ihmal, gecikme, erteleme ve ötelemeye yer yoktur.