Değerli okurlarım, “Akil” insan olmak öyle kolay bir hadise değildir. Durup dururken ya da atamayla akil insan olunmaz. Hele yönlendirmeyle hiç olunmaz. Akil insan olmanın okulu da yoktur. Bu insanları yukarıdakiler değil, akil insanları halk tanır. Bu unvan da onlara halk tarafından verilmiştir altın madalyondur.
Özerk olarak tanıdığımız ve bildiğimiz bir federasyona atamayla birisini getirip oturtursan, o kişi de kendisi gibi akilleri etrafına toplarsa, Türk futbolunun durumu Arap saçına döner, içinden çıkılamaz hale gelir. Dünkü sayımızda, bazı anketlerde barış sürecine %55-60 oranında destek var demiştim ya, dokümanlarımı karıştırıp baktığımda bu oran, iktidar partisiyle BDP’nin oylarına tekabül ediyor.
Geriye kalan oran da siz de ilginç bulacaksınız eminim. İktidar partilerinin oyları… Burada, çok önemli bir kaygı, endişe hâkim değil midir? Uzun zaman (futbol için)şikeden söz ettik durduk. Failler yakalandı, deliller toplandı suçlular cezalandırıldı, adalet yerini buldu (!) sporseverler de rahatladı, adalete güvendi ve delikanlı TFF’ye teşekkür etti.
Biz zamanlar, BDP’ye etmediğini bırakmayan, bütün köprüleri atan Kasımpaşalı, şu aşamada onlarla dost olursa, bunun adına siyasi nezaket denmez, muhtemelen bu yaklaşıma “Yandaşlık” denir. Analar ağlamasının karşılığı %55-60 olmamalı. Hangi işin içine içeride yatan çömezin girmesi, pazarlık sözcüğünün biraz derinden pompalanması, milletimize aykırı gelen unsurların gündem oluşturması anketleri etkilemiş olabilir ama bu rakam yine de az hem de çok az!
Türk Milletinin %40’ı Türk Milli Takımı yenilsin mi diyor? Türk ulusu analar ağlasın, silahlar susmanın mı diyor? Türk takımlarının başarısına, Milli Takımımızın galibiyetlerine sevineceksek, içerde huzur şart! Futbolda, kupalardan elenmeyi gayet doğal sayabiliyoruz, tecrübe kazanıyoruz, seneye daha iyi oluruz diyebiliyoruz. Daha fazla çalışarak ideallerimizi gerçekleştirmemiz de mümkün oluyor.
Ülkeyi küçültmek, polisi Cilo Dağı’na çıkartmak, 3-5-2 ya da 4-4-2 yerine başkanlık sistemini getirmek ve bunun içinde bir çömezden izin almak… İşte, yüce Türk Ulusu’na bunlar ters düşüyor. Nedense hazmedilmiyor! Ancak, bir hususu kolaylıkla, zorluk çekmeden, fazlada zorlanmadan içimize sindiriyor, hazmedebiliyoruz. Bunun için yüzümüz de kızarmıyor.
Duyduğumuz kadarıyla, valilerin nezaret ettiği bir poşet nohut, bir torba kömür konusu. Kömürü alıp yüzümüzün karasıyla doğru sandık başına gidiyoruz. Bize helal olsun. ‘Adam gibi adam olmalıyız’ demiştim ya yarına kaldı!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA