Değerli okurlarım, yazılarıma başlarken bir sorun yok da, ilerleyen dakikalarda aklıma gelen ilginç şeyleri yazma gereği duyuyorum. Okurlarım da buna alıştılar ve hiç yadırgamıyorlar. Geçenlerde, makalemin ilk yazısına edebi giriş yapmayı unutmuştum. Bir süre sonra birçok okurum serzenişte bulundular. Edebi yazılarımla sporu sevdiklerini söylediler. Unutkanlığım için onlardan özür dilerim.
İlk sayımızda ruhtan söz etmiştim. İşin doğrusu ruhun mahiyetini yazarken; Ruh insanları olgunlaştırır mı? Güzelleştirir mi? Bu iki olguyu bir paragraf halinde sizlere sunacağım. Uykuda ölenler ya da yeşil zemin üzerinde bir darbeye maruz kalmadan yaşamını yitiren sporcular, futbolcular da var. Bunun o insanlar üzerindeki etkisi nasıl olacak şeklinde bir soru yönelmişti okurlarım.
Ölüm nasıl gelirse gelsin, ruh bedenden ayrılır. Fakat uykuda ayrılmasıyla, ölüm sonrası ayrılması arasında çok fark vardır. Spor sahalarında kalbi duran sporcunun kalbinin çalıştırılmasıyla, uykuda ölen kişinin tekrar uyanması sonrası ruh ebediyen gelmeyecektir.
Cenab-ı Allah öleceklerin ölümleri anında, ölmeyeceklerin de uykularında ruhlarını alır. Altını çizerek söylüyorum ki, bu iki ifade arasında çok önemli ibretler vardır.
Uykuda ruhun bedenden ayrılması, bir kimsenin seyahate çıkması ve tekrar mutlu bir biçimde avına dönmesine benzer. Normal ölümlerde bu böyle değildir. Vatanı işgal edilmiş olan, evleri viran, malı mülkü talan olan kimsenin vatanından ayrılması gibidir. Hele bir de milleti ikiye bölmek, hak yemek, iftiralarda bulunmak var ya, işte bu namertlerin ölümlerini Allah kimselere vermesin. Bu türden olanlar çok zor can verirler ve Azrail’e belediye başkanlığı bile önerseler, yemezler!
Uykudayken ruhun gitmesinde sıkıntı ve acı yoktur, aksine sevinç ve mutluluk vardır. Diğer ölümlerde ise acılar ve güçlükler hâsıl olur. Uyuyanın vatanı dünyadır ve dünyadaki gibi davranılır. Diğerlerinin vatanı yıkılır, ahirete göç eder ve ona ahiret muamelesi yapılır.
Cenab-ı Allah, insanın ruhunu bilinmez şekilde yarattı. Ruh madde ve cisim değildir, belli bir yeri yoktur. Ruh bedenin ne içinde ne de dışındadır, ne bitişik ne de ayrıdır. Yalnız onu varlıkta durdurmaktadır. Bedenin her zerresini diri tutan ruhtur. Âlemi varlıkta tutan Allah, bedeni de ruh vasıtasıyla diri tutmaktadır, yaşamına izin vermektedir.
Okurlarımın arzusu üzerine yazdığım bu ifadeler; çocukluğumda duyduklarım ve yıllar önce de yetkili bir ağızdan öğrendiklerimden ibarettir. Gereksiz yere ilaveler yaparak konuyu sulandırma lüksümüz olmadığı kanaatindeyim. Ancak, televizyonlarda ahkâm kesen sakallılar öyle şeyler söylüyorlar ki insanın tırlayacağı geliyor.
Sizler de duymuşsunuzdur. “Açık seçik giyinen kadınlar kaç erkeği tahrik ettiyse, o kadar kişiyle zina etmişlerdir, onların ruhu yoktur. Onların yüzünden ülkede hayır bereket kalmıyor” aynen böyle diyorlar. Bu ifadeleri kullananların hepsi de dört avratlı, belli kanallarda bu fetvayı veriyorlar. Onlara kimseler bir şey yapamaz. Çünkü onlar sırtlarını bir ağaya dayamışlardır. “Gö… kılını yerim” diyenler de onlardan.
Umumi istek üzerine bildiklerimizi yazdık. Yarın; engelli istihdamı!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA