Sanat Sayfası
Değerli okurlarım, ölümün yaptığını hiçbir şey yapmıyor. Çünkü onun dönüşü ya da telafisi yok da ondan. Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nin Kurucu Dekanlığını yapmış olan 10 Mart 1933 doğumlu Profesör Dr. Hikmet Ünsüren kültürlü ve sosyal bir ailenin en büyüğü idi.
Ve Hakk’ın rahmetine kavuştu!… İşi gücü rast gelsin, mekanı nurla dolsun…
Dilediğin kadar zengin ol, sağlıklı ve mutlu ol. Sonunda ölüm var ya, ondan kaçamıyoruz. Emanetçi geliyor, emaneti alıp gidiyor. Onun şikesi de yoktur, müsamahası da…
Cennet-i mekan dostumla aynı gün dünyaya gelmişiz ama yıl olarak sekiz yaş büyüktü. Rahmetli ile balkon dostluğumuz vardı. Soğuk kış günü balkona çıktığımızda çay teatisinde bulunurdu. Sigarayı da hesaba katacak olursak sohbet uzar ve türlü konulara girerdik.
Rahmetliye “sayın profesör” diye hitap ederdim. Hoşuma giderdi ve muhtemelen yıllar öncesini hatırlardı kim bilir. Vefat haberini aldığımda çok uzaklardaydım. Çok ilginçtir düğün için Kayseri’deydim. Yani ölümde durmuyor, düğünde… Son görevimi yapamadığım için üzgünüm. Komşuluk hakkım helal-i hoş olsun.
İmam musalla taşındaki tabutu göstererek “Er kişiyi nasıl tanırdınız?” İyi tanırdık, Allah razı olsun diyor cemaat ve hem de üç kez üst üste. Bir süre sonra ölen kişiyi soruyorlar birine ve aldığı yanıt çok ilginç. “Öyle biri vardı, geldi de geçti…”
Mekanın cennet, makberin nurla dolsun. Allah’ın selamı üzerine olsun sayın Profesör!
Mutlu olun mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Yetenek Doğuştan Var mıdır?
Değerli Okurlarım, bu yetenek konusuna, doğuştan mıdır, sonradan mı olmadır, çalışma ile mi kazanılır, konularına girmeden önce, hayvanlar âlemine bir göz atmakta fayda var diye düşünmekteyim. Çocukluğumdan beri evcil hayvanlarla dost olmuşumdur, onları sevmişimdir yemeğimi bile onlara verecek kadar fedakârımdır. Sözün kısası ben bir hayvan severim. Bundan zarar gördüğümü de söyleyemem.
Şimdi sadede gelelim… Bir kedi yavrusu, dünyaya geldiğinde dişleri de vardır, tırnakları da. Bunlar onların öncelikle silahıdır. Gözleri açıldıktan sonra, kendisi istemezse kucağınıza alamazsınız, ısırır, tırmalar. Silahlarını iyi kullanamazsa, yenik düşeceğini çok iyi bilir.
Özellikle, yemeklerini yerken bir meydan savaşı yaparlar. Kimsenin kimseye tavizi yoktur, iki aylık enik bile kabadayı kesiliyor. Daha sonra birbirinin yüzünü gözünü yalayıp temizliyorlar ya, o da nezaketi olmalı.
Gelelim insanlara; hayvanlar teçhizatlarıyla dünyaya merhaba derken, biz insanlar dünyaya gelirken hiç bir silahımız yoktur. Uzun yıllar da korumasızdır. Tabi ki onları koruyanlar olacaktır. Yüce Yaradan böyle istemiş…
Hayvanları gündeminize getirmekle, onların ne kadar kötü koşullarda yaşadıklarını, yardım etmemizin bir insanlık görevi olacağını söylemeye çalıştım. Şimdi konumuza dönelim… Her hangi bir şeyi başarabilmenin ilk aşaması yetenek değildir. O işi samimi olarak istemektir. Ama gerçek anlamda istemek, olumsuz düşüncelere sap saplanmadan denemek, başarısız olduğumuzu düşündüğümüzde bile devam etmek ve yeteneğimizi geliştirmek, başarılı olmak için atacağımız önemli adımlardır.
Yetenek, bir kimsede doğuştan gelen ya da sonradan kazanılan, onun belli bir alanda başkalarından daha az çabayla başarılı olmasını sağlayan, eğitim yetkinlik, her hangi bir alanda gösterilen güç, olarak da tarif edilebilir. Yetenekli olduğuna inananların, emsallerine olan farkı %25’lik orandan ibarettir. Bunun %75’i yine istemek ve çalışmaktır. Bazı aktiviteler de başarılı olmak ve yapılan işten haz duymak o kişiyi mutlu etmeli. Kimseden üstün olma zorunluluğu yoktur.
Haa bir de, Allah vergisi yetenek vardır ki, bu yetenekte ki insanların sayısı nedense fazla değildir. Şuna inanmalıyız ki, var olan yetenek, çalışmak suretiyle üst düzeye çıkabilir. Aksi halde durup dururken, çalışmadan, istemeden, yorulmadan Allah’ın kullarını yetenekli kılacağını hiç sanmıyorum.
Dolayısıyla, benim çocuğum üstün mü? Yetenekli mi? Diyerek duygularımızı çıkmaza sokacağımıza, onların istekli ve çalışkan birer insan olmalarını sağlamalıyız. Çocuklarınızın mutlu olmasını istemek en doğal hakkınızdır ama mutlu olmakta %75 çalışmaktan geçer. Başka türlü olmaz…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Kadınlar Nedir Ne Değildir?
Kadınlar termostur: Her tartışmayı ilk günkü gibi sıcak tutarlar, bilmekte yarar var.Kadınlar kitaptır: çevir-çevir oku değil. Korsanları hemen piyasaya çıkar.
Kadınlar sigaradır: Çok zararlıdır, nedense kolay-kolay da bırakılmıyor. Kadınlar otomatik kapıdır: Ne zaman çarpacağı belli olmaz ve her alış veriş merkezinde bulunur.
Kadınlar bebektir: Önce konuşmasını istersiniz, sonra da susmasını dilersiniz. Ama bu isteğiniz kesinlikle kabul görmez. Kadınlar reçetedir: Karmaşıktır, anlaşılması zordur, ama mecbur kalırsınız.
Hepsi bu kadar değil ya, bugünlük böyle olsun…
Günün Sözü
Her Ulusun Kullandığı Bir Anadili Vardır!
Öcal’dan İnciler
Anlaşmak İstemeyenler, İmkânsızı İster!