İHD 33. Kuruluş Yıldönümünü Kutladı
İnsan Hakları Derneği İskenderun Şubesi yönetimi ve üyeleri, kuruluş yıldönümleri dolayısıyla şube binasında bir araya geldi.
İHD’nin, 17 Temmuz 1986 tarihinde 98 kişinin imzasıyla kurulduğunu hatırlatan İnsan Hakları Derneği İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk; “İHD, kurulduğu 17 Temmuz 1986 tarihinden beri Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları sorunu olduğunu ifade etmekte ve bu sorunun giderilmesine katkı sunmak için mücadele etmektedir. İHD’nin bu mücadelesi Türkiye’de insan hakları bilinci ve kültürünün oluşmasına önemli katkılar sunmuştur.
İnsan hakları ve demokrasi mücadelemizin en önemli amaçlarından birisi 82 Anayasasının reddi üzerinden yeni ve demokratik bir Anayasa yapılmasına katkı sunmaktı. Ancak Türkiye temel sorunlarını çözemediği için demokratikleşme yerine daha anti demokratik bir anayasal rejime kaymış durumdadır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye tabir edilen bu sistemin en bariz karakteri anti demokratik olmasıdır” dedi.
Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin Kürt sorunu olduğunu kaydeden Selçuk, İHD’nin her zaman barış hakkını savunduğunu ve savunmaya da devam edeceğini vurgulayarak; “Türkiye’nin demokratikleşebilmesi bakımından Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yollarla çözmesinin zorunlu olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Türkiye’de demokrasi ve insan hakları alanındaki gerileme ile ilgili söylenebilecek çok şey var. Ancak insan hakları mücadelesini kesintisiz olarak yürüttüğümüz 33. yılda önemli bazı tavsiyelerde ve taleplerde bulunmak istiyoruz. Esasen bu husustaki önerilerimizi her yıl tekrarlamaktayız.
Türkiye’nin demokratikleşebilmesi için gerçek bir çatışma çözümü gerçekleştirmesi ve geçmişi ile yüzleşmesi gerekmektedir. Türkiye’nin, Kürt sorununu kabul edip çözecek yeni bir barış sürecine ihtiyacı bulunmaktadır. Bununla birlikte, başta Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talepleri olmak üzere ötekileştirilen tüm toplum kesimlerinin insan hakları taleplerini kabul edecek yeni bir siyasi iradeye ihtiyaç vardır.
Türkiye’nin gerçek bir çatışma çözümü ile birlikte yeni ve demokratik bir Anayasaya ihtiyacı bulunmaktadır. Yeni ve demokratik Anayasa yapılmadığı sürece darbeci generaller tarafından yapılmış 82 Anayasası üzerinde yapılacak değişikliklerin çözüm getirmesi mümkün değildir. Şu anda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli diye isimlendirilen değişikliklerin bariz özelliği anti demokratik tek kişi yönetimi olmasından ibarettir. İfade özgürlüğü demokrasinin temelidir.
Demokrasiye giden yolun açılabilmesi için ifade özgürlüğünün mutlaka sağlanması gerekir. Düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü sağlanmadan demokrasiye giden yolun açılması olası gözükmemektedir. Başta toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yaşanan ihlaller olmak üzere diğer ayrımcılık türlerinin yol açtığı ihlallerin ve her türlü ayrımcılığa yol açan politikaların, pratiklerin ortadan kaldırılmasının son derece önemli olduğunu vurgulamak isteriz. Her türlü ayrımcılığa yönelik mücadelemiz kesintisiz bir şekilde devam edecektir” şeklinde konuştu.
Türkiye’de son 2 yılda yapılan seçimlerin, demokrasi, insan hakları ve barıştan yana güçlü bir toplumsal muhalefetin bulunduğunu gösterdiğini kaydeden Selçuk; “Toplumsal muhalefetin en geniş tabanda demokrasi ve insan hakları ilkesinde birleşik mücadele yürütmesi halinde sosyal mücadele ile Türkiye’nin demokratikleşmesi sağlanabilir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin önemi kendisini bağımsız ve tarafsız yargıda gösterir. Hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir yargı yapılanması olmadan adaletin yerini bulması mümkün değildir. Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi devlet içi çete yapılanmalarının tasfiye edilmemiş olmasıdır. Kontrgerilla gerçeğinden sonra Fethullah Gülen örgütünün devlet içindeki varlığının askeri darbe girişimine kadar kendisini göstermesi tehlikenin ne kadar büyük olduğunu ortaya koymuştur. Ancak tasfiye edilen yapıların yerine yeni yasa dışı yapılanmaların oluşmaması için demokratik yönetim şarttır.
Bununla birlikte cezasızlık politikası ve kültürüne son verilerek, suç işleyen devlet görevlilerinin korunmasından vazgeçilmelidir. Otoriterleşme ile birlikte ekonomik ve sosyal haklardaki gerileme artarak devam etmektedir. İşçi ve emekçilerin haklarının verilmemesi için de otoriterleşmede ısrar edilmektedir. Bu dönem ekonomik ve sosyal hak mücadelesi artarak devam etmelidir.
İnsan hakları savunucularının İHD çatısı altındaki 33 yıllık mücadelesi insan onuruna dayanan özgürlük, eşitlik, adalet ve barış talebi ile artarak devam edecek ve Türkiye’nin demokratik bir rejime kavuşması mücadelesi sürdürülecektir” şeklinde açıklamalarda bulundu. (Haber: İlyas Edip TERBİYELİ)