Acıyı Sevmeye Çalışın

0
70

Sanat Yazısı

Değerli okurlarım, hangi acıdan söz ediyorum dersiniz? Geride bıraktığımız ya da gün içinde yaşadığımız olumsuzluklardan, başarısızlıklardan, kara toprağa yoldaş ettiğimiz yakınlarımızdan söz etmiyorum.

Bu saydıklarım tabi ki acıdır, genzimizi sızlatır ve de unutulmaz da. Fakat anlatmaya çalıştığım ve aynı zamanda sevmenizi önerdiğim acı, bir başka, değişik, en güzel acı… Metabolizmayı hızlandırarak zayıflattığı gerekçesiyle, çok acı olmasına rağmen kilo vermek isteyenlerin son yıllarda büyük ilgi gösterdiği, buna rağmen fazla pahalı da olmayan Şanlıurfa’nın İSOT’u…

Yukarıda saydıklarım isotun faydalarıdır ve baştan sona kadar doğrudur. Benim hemşerilerim bu faydalarından dolayı isotu ne ekerler ne de yerler. İsot öncelikle iştah açıcıdır. Yemeklerde kullanılır ama isotsuz çiğ köfte düşünülemez. Acıyı sevmeyenler çiğ köfteyi neden tüketiyorlar bilmiyorum.

Çiğ köfteyi yerken, elinizdeki sıkımı tabaktaki isota batırıp mideye indirmek vardır, bu doyumsuz bir zevktir hemşerilerim için.

Geçenlerde devrimci bir dostumu toprağa vermek için Ankara’daydım. Bir süre sonra pazara yolum düştü. Çadırların önünde dağ gibi yığılmış yeşilbiberler yer almış ve üzerindeki etikette 15 lira yazıldığı ve altında da şeker gibi tatlı ibaresi var.

Satıcıya taze olup olmadığını sordum ya, adam taze demiyor da, hala şeker gibi tatlı, istersen tadına bak diyor. Başkentte uzun yıllarım geçti ve yerlileri, çalışarak değil de, topraktan zengin olmuşlardır. Yani toprak zenginidir.

Efendim, muhtelif dönemlerde ve acı biber yetiştiren bölgelerde biber yarışması yapılır ve yarışmanın adı da oldukça ilginçtir. “Acı Biber Yarışması” ya da “En Güzel Acı…”

Seçici kurul ise, yerli ve ulusal gazetelerdeki magazinciler. Yerlileri anladık tamam. Ya dışarıdan gelenler, sırf o bölgeyi görebilmek için yol kat edenlere ne demeli?

104 ürünün yarıştığı bir organizasyonda, acıyı ağzına sürmemiş birilerinin hepsinden birer lokma tadarak karar vermeleri bana hiç de akılcı gelmiyor.

Acı ve güzelliği bir araya getiren sihirli sözcük; İSOT… Şanlıurfa yöresine özgü bu acı biber türü olan İsot’un tanıtılması ve seçimi falan…

Isı ve ot, sözcüklerinin bütünleşmiş hali İsot… Acıyı ağzınıza alırsınız, yanarsınız ve bir süre sonra da ısınmaya başlarsınız. İsim oradan gelmekte… İsot’un tanıtılması, anlatılması bu kadar değil. Ürün haline getirilirken verilen emek çok fazla ve de kutsaldır. Onları da başka bir makalem de sizlere sunacağım. Eminim hemşerilerimin hoşuna gidecektir.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Nelere Şükrediyorum

Değerli okurlarım, şükretmenin faziletini öncelikle içimize sindirmemiz ve onu özümlememiz şart. Şükretmek bizleri rahatlatır, yarınlara güvenle bakmamızı sağlar. Yaradan’ın az verdiğine çok şükredersen fazla dua ederek O’nu rahatsız etmeye gerek de yok.

Ancak, kullarının her duasını ya da isteklerini anında kabul etmeyebilir. Hemen kabul edecek olursa; zaten tembeliz, bu defa boğazımıza kadar tembelliğe gömülürüz. Dünyayı sağlam hesaplar üzerine kurmuştur ve o nedenle de kimsenin itirazı olamaz.

Köylüye önce eşeğini kaybettirir, ertesi günü buldurur. O köylü eşeğini yeni almış gibi sevinir. Allah’ın eli yok ki kullarının cebine koysun. Bu şekilde sebep halkeder ve kullarının şükretmesini sağlar. Şükretmek kanaat ettiğimizi gösteren önemli bir fazilettir. Yukarıda da söylediğim gibi “Şükür” insanı Allah’a yaklaştırır.

“Ben senin kulunum… Öyle murat etmişsin, bu bana yeterli… Sana hamdü senalar olsun… İşte şükrederek Allah’a yakın olmanın ispatıdır bu.

Geçenlerde benim çocuk bizleri görmek için yola çıkıyor ve otobana girer girmez araba arızalanıyor. Çekici gelmiş, tamiri falan artık önemli bir hadise değil. Olayı duyar duymaz “çok şükür Yarabbi” dedim. Annesi biraz serzenişte bulundu. Şükretmemi açıklamak zorunda kaldım.

“Kilometrelerce yol alıp da araba arızalansaydı, istenmeden trafik kazasına neden olsaydı daha mı iyi olurdu” deyince, bir sessizlik oldu haliyle. Çocuğun gelişi bir gün ertelendi o kadar.

Öncellikle, bizi insan yarattığı için ve de sağlıklı yaşattığı için şükretmeliyiz… Ayakkabıyı giyecek iki ayağımız olduğu için şükretmeliyiz… Dünyada yaşayan insanların hepsinin benim düşmanım olmadığını bildiğimden, üç insanın bana samimi olarak baba dediğini inandığımdan, Allah’ın beni sağlıklı olarak yaşatıp, muhannete muhtaç etmediğinden…

Tüm yanlışlarıma rağmen, hala beni sevenlerin olduğuna, dünyada şükredenlerin hala çok olduğuna inandığımdan, tebessümü yüzümden, sevgiyi gönlümden eksik etmediği için, sabah uyandığımda yapacak işim, başımı koyacak bir yastığım olduğuna, hayvanları insanlar kadar sevdiğime, vatanım için şu anda bile can verebileceğime inandığım için, anam, babam yok ama onları tanıdığım için, umutlarımın yok olmadığına inandığım için, temiz giyinip ve dimdik yürümeye özen gösterdiğim, Galatasaraylı olduğum için şükrediyorum…

Aç kalmayı iyi bilip, dedikodu yapmadığım için şükrediyorum, günahlarımı affedeceğini bildiğim ve inandığım için şükrediyorum…

Acıyı ve çiğ köfteyi sevdiğim için şükrediyorum. Bu kadar şükürle sanırım epeyce yol kat ederiz… Her şeye rağmen şükretmek insanı rahatlatır, üzüntüsünü azaltır diye düşünüyorum. Hatasız kul olmaz ama O’na inanmayı ve de şükretmeyi unutmayalım…

Mutu olun, mutlu kalın… SAYGIALRIMLA

Günün Nabzı

Halkımızdan Deyişler…

Türk milleti çok mütevazı ve de tok gözlüdür. Yeter ki sofrasında ekmeği bulunsun, kanaatkârdır, haris değildir. Tırları gemicikleri olsun istemez.

Dehlemeden giden at, dinden imandan çıkarmayan evlat, Sigortanı attırmayan, şerefli bir avrat, Düğünü nidersin? Düğün evinde, gir oyna, çık oyna… Bunun tersi olmaz mı? Nasıl olmaz, emsalleri çokkk… Kırbaçlasan da yürümeyen at, Bir damla su vermeyen evlat, Bir de şerefsiz çıktı mı avrat…

Gir ağla, çık ağla… Hem de doyasıya… Bunların hepsi olağandır da, millet olarak savaştan çıktık yorgunuz ve sükûnete ihtiyacımız var, dinlenmek istiyoruz. Fazlası lüks olur…

Soframızda ekmeğimiz olursa, bir tas da mercimek çorbası bulunuyorsa, bizden ağası yok. Bu kadar mütevazı olmak iyi midir bilemiyorum…

Günün Sözü
Eğer Dostun Varsa Sık-Sık Görüşme!

Öcal’dan İnciler
Dostların Gidişi Çok Acı Verir

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here