Değerli Okullarım, bir mesnet, bir dayanak olan “Sporun Ayakları” için bir paragraf daha düştükten sonra, sporda, özellikle futbolda “BAŞ” olarak geçinenlerle hesabımızı yapacağız. Bu hesabın sonunda İmralı falan yoktur ama 7,2’lik bir uyarı, tsunami gibi bir hatırlatma vardır. Ülkemizde her yaştan, her kesimden, her gelirden sporseverin, izlediği bir müsabakayı ve o müsabakanın önemli anlarını anlatırken bile gömleğinin ıslandığı, kendinden geçen fanatikleri önceleri de, şimdilerde de görmekteyim.
Gol yapıldığında, golü atan kendinden geçmiyor sadece, milyonlar haykırıyor, bağırıp çağırıyor, tribünler yıkılıyor, maalesef yaralananlar, ölenler de oluyor. Bu cefakâr ve vefakâr insanlara, futbola büyük bir aşkla bağlı, ekmek parasını maç biletlerine veren bu muhteremlere nedense, ne hikmetse bazı gerçekler anlatılmıyor. Yanan bir binanın, Yangın merdiveni yok, İmdat kapısı kilitli, işte burada akla gelmeyen önemli bir çelişki bulunmakta, Nedir acaba?
Gerek tesis yetersizliğinden, gerek ekonominin yetersizliğinden, bir takım küme düşse, borç batağı içinde boğulsa; kulüp başkanlarına hiçbir şey olmuyor. Hangi siyasi iktidar gelirse gelsin onlarla kol kola, sarmaş dolaş protokolde yerini alıyor. Yani, ayaklar gibi yüreği yanmıyor, üzülmüyor, kahrolmuyor. Kendilerine en büyük başkan bizim başkan dedirtiyorlar ya, belki de ondandır. Şimdi, canlı bir örnek sunmak istiyorum. Bildiğiniz bir şey olmasına rağmen… Bir büyük kulübümüzün başkanı, kulübünden 110 milyar dolar alacağı olduğunu söyledi. Elle tutulacak, gözle görülecek hiçbir başarı yok. Yani, kulübünü belli aşamada 110 milyon dolar borca sokan bu insan hangi başarısından dolayı, Türk futboluna hangi katkılından dolayı Türkiye Futbol Federasyon’u Başkanı yapıldı.
“Neden böyle oldu, suçludur” diye kimse hesap sordu mu? Ben öyle bir şey duymadım. Duyan varsa beni de haberdar etsin. O, 110 milyon dolar birileri tarafından hesabına yatırılmıştır, bunu da benden duymuş olun. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, ne kadar zengin bir ülkedeyiz ki, 110 milyon doları tek kalemde bir babayiğit hibe edebiliyor. Bu anlattığım, ayakların üstünde Baş’ım diyenlerin günahı. Hesap sorulamıyor. Neden sorulamıyor? Ege’de İmralı diye bir yer var. Orası misakı milli sınırları içindedir, bilginiz olsun diye söylüyorum.
“Namaz kılda, daha sonra ne yaparsan yap” zihniyeti sporumuzu da kolları arasına aldı, hararetle sıkıştırmaya devam ediyor. Özerk bir koruma siyaset müdahale etmeyecekti, öyle deniliyordu. Her şeyi görüyoruz hamdolsun! Hükümet üyelerinin yurtdışı seyahatleri gibi, futbolumuzu da yanlış ve hatalı transferler batırıyor. Ülkemiz böylece soyuluyor hem de soğan gibi…
Yabancı transferler ve alt yapıya da yarınki sayımızda gireceğim. Gereksiz işler yapıldığında, ayaklar ne kadar zor durumda kalıyor göreceksiniz. Bu yazdıklarım okurlarımın istekleriydi. Hepsine ayrı-ayrı teşekkürler.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA