Önceki gün, 23 Haziran 2019 günü İstanbul Belediye seçimi yenilendi. İstanbul’a, vatanımıza ve aziz milletimize hayırlı olsun. Tüm Türkiye ve Türk milleti topyekûn bu seçimlere odaklanmıştı. Neydi bunun sebebi, neden bu kadar önemliydi?
16 milyon nüfusuyla İstanbul, birçok Avrupa ülkesinden büyük bir ilimizdir. Ülkemizin her yöresinden birçok insanı barındıran bu kent, aynı zamanda yurdumuzun sanayi ve ticaret merkezidir. O nedenle burada yapılan seçim yurt genelinin siyasi temayülünün de bir göstergesidir.
31 Mart 2019 günü yapılan yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisinin genç başkan adayı İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığını 14 bine yakın bir oy farkı ile kazandı. Yüksek seçim kurulu, bu seçimi iktidarın baskısı ile sandık kurulu başkan ve üyelerinin devlet memuru olmaması gibi bir gerekçeyle iptal ederek, seçilmiş belediye başkanının mazbatasını elinden aldı. 17 gün belediye başkanlığı yapan İmamoğlu öğrenci akbil ücretlerinin indirilmesi, su ücretlerinin düşürülmesi gibi bazı kararlar aldı. İmamoğlu’nun bu tekliflerini reddeden AKP, halk nazarında zor durumda kalmamak için daha sonra bu teklifleri kabul etti.
Bu kadar kısa zamanda halk için önemli sayılacak kararlar alan bu genç başkanın mazbatasını ve seçimin iptali için yargı üzerinde baskı kuran iktidar, siyasi hayatının en büyük hatasını yaptı. Bu kadar büyük haksızlığa rağmen itidalini bozmayan Ekrem İmamoğlu çok kısa zamanda bir halk kahramanı oluverdi. İstanbul seçimi bir anlamda genel seçim havasına dönüştü. Yapılan haksızlığı kabullenemeyen Türk milleti fıtratı gereği mağdur duruma düşen bu genç, dinamik ve karizmatik adamın arkasında durdu. Seçim İstanbul’da yapılıyordu ama ülkenin en ücra köşesindeki vatandaş dahi bu seçime odaklandı. Ortada bir hak gaspı vardı.
Bununla birlikte ekonomik buhran vatandaşı bunalttı. Sebze meyve fiyatlarındaki artış vatandaşın belini büktü. Enflasyon aldı başını gitti. Devletin tüm kurumları satıldı. Dünyada tarım ürünleri bakımından kendine yetebilen 7 ülkeden biri olan Türkiye; soğanı, patatesi hatta samanı bile dışarıdan ithal eder duruma geldi.
Tabii bütün bunlar olurken, ülkede çöpten yiyecek toplayan vatandaşlarımız varken, Cumhurbaşkanının sarayda bu kadar şatafatla saltanat sürmesi gözden kaçmıyordu. Ahmet Necdet Sezer zamanında Çankaya köşkünde 11, Abdullah Gül zamanında 31 personel görev yaparken, Recep Tayyip Erdoğan zamanında sarayda çalışan 2500 civarında personel çalıştırılması, saraydaki makam araçlarının ve uçakların sayısı hele 500 milyon dolara Katar Şeyhinden alınan Uçansaray ülke insanının dikkatini çekiyordu. Yine savaş bahanesiyle ülkemize getirilen Suriyeliler yaptıkları pislikler, cinayet ve tecavüz olayları ile Türk insanını bezdiriyordu. Üstelik bu yokluk içerisinde bunlara harcanan 45 milyar dolar meselenin bir başka boyutu idi.
Hâsılı işte bu ahval içerisinde iptal ettirilen İBB seçimi Türk milleti için bardağı taşıran son damla oldu. Yasa gereği bir oy farkla kazanılabilecek seçim için RTE “İstanbul gibi yerde 13-14 bin oyla seçim kazanılamaz” gibi saçma iddialarda bulundu. Sosyal medya aylardır bu işe odaklı olarak çalkalandı. İnsanlar siyasi görüşlerini bir yana bırakarak, zulmün ve haksızlığın karşısında durdu.
İstanbul’da miting yapmayacağı açıklanan reis, Binali Yıldırım’ın performansını düşük bularak son bir iki günde sahaya indi. Kendi ağzıyla “terör örgütlerinin desteklediği millet ittifakı” demek isterken, “terör örgütlerinin desteklediği cumhur ittifakı” deyiverdi. Buna rağmen anket sonuçlarının aleyhlerinde olduğunu görerek siyasi hayatının ikinci kez en büyük hatasını yaparak, 75 askerimizin katili Osman Öcalan’ı devletin resmi kurumu olan TRT ekranlarına çıkardı ve bebek katilinden mektup getirerek okuttu. Böylece halk terör örgütüyle AKP’nin hala birlikte olduğunu açık seçik gördü ve kararını verdi.
Rahmetli Yaşar Doğu Avrupalı güreşçileri tuş eder ama bir türlü galibiyeti verilmezmiş. Bakmış olacak gibi değil, tuş ettiği rakibinin üzerine oturup galip ilan edilinceye kadar kalkmamış ve galip ilan edilmiş. Yüce Türk milleti de 800 bin oy farkla merhum Doğu’nun taktiğiyle tuş ettiği AKP’nin üzerine oturdu ve galibiyetini bileğinin hakkıyla aldı.
AKP için son 31 Mart’ta başladı ama 23 Haziran’da hız aldı. Artık geri dönüş yok. Gemi Karaya oturdu. İstanbul seçimleri ve geleceğin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu milletimize hayırlı ve uğurlu olsun.
“Ne mutlu Türk’üm diyene…”
