Değerli okurlarım, alt yapılarını kontrol altında tutan ve o gençlere sıcak bakan kulüpler daima kazançlı ve başarılı olmuşlardır. Taraftar ödemeleri en alt seviyede, gençlere ödenen ücret bildiğiniz gibi, anlayacağınız işler tıkırında ve umut vaat ediyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi?
Alt yapıda olup da, takıma girmek aşamasında olan ya da takıma (A takımdan söz ediyorum) yeni girmiş oyunculara, hocaları şunları öğretmeli ve de ezberletmelidir.*Takımını sevmek ve vefalı olmak *Takım arkadaşlarıyla uyum sorunu yaşamamak *Rakiplere saygılı olmak *Kurallara uymak ve Hakemlere itiraz etmemek *Müsabakalarda kart görmeyi itiyat haline getirmemek *Tribün için oynanmayacağını içine sindirmek *Hocanın sistemine adapte olmak *Müsabakanın gergin dakikalarında, olayları yatıştırmaktan öte, tahrikçi olmamak ve olay yerinden uzakta durmak.
Efendim, satır başı olarak söylediklerimi bunlar ama istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Bu saydıklarımın bir bölümü gerçekleştiğinde tahmin ettiğiniz gibi statlarda olay çıkmaz. Öyle inanıyorum ki altyapı hocaları, genç öğrencilerine spor ahlakıyla ilgili ve başarılı olma yolunda çok şeyler öğretiyorlardır.
Sakatlıklar, cezalar ve hastalıkları konu dışı bırakacak olursak, alt yapıdan yetişip de evine gönderilen bir sporcuya ve özellikle bir Futbolcuya meslek hayatımda hiç rastlamadım. Bu arada, şanssızlık sporda oldukça önemlidir ama bu şanssızlığı yenmek bile sporcunun kendi elindedir. Çünkü şans denilen hadise, daima çalışanın yanındadır da ondan…
Takım ruhunun bir anda oluşamayacağını defalarca söyledim. Sporcuların devamlı bir arada bulunmaları hem önemlidir, sorun yaşayan oyuncularla ilgilenmek daha kolay olur. Kişisel sorun yaşayan oyuncuları forma sokmak ve forumda tutmak çok zordur. İstemeden de olsa, sorunlu futbolcular takım arkadaşlarını da ters yönde etkilerler.
Alt yapıyı iyi değerlendirmemiş ve spor ahlakını özümsememiş sporcu hangi takımda top oynarlarsa oynasınlar, sivrilemezler ve daima sıradan birer oyuncu olurlar. Günümüzde öyle futbolcular sayılmayacak kadar çok, istemediğiniz kadar. İz bırakmadan da silinip giderler.
Oluşmakta olan takım ruhunu zedelemeden, yalpalatmadan yoluna devam etmesi için bazı koşullar şarttır ve de kesinlikle oluşmalıdır. Aslanlar, Arılar, Karıncalar. Takımın aslanı tektir (kaptan da denilebilir) takım içinde sevilen sayılan, teknik, taktik becerisi üst düzeyde seyreden, oyunu yönlendiren, atağa kaldıran, takımlardaki yıldız oyunculardır. Hele bir de alt yapıdan gelmişse “tadından yenmez” derler ya, onun gibi bir şey. Bir takımda ilk on bir de bir, on sekizlik kadroda iki aslan olabilir. Fazlanın faydası görülmemiştir. Uyum sorunu yaşamayanlar çok nadirdir.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA