Değerli okurlarım, geçenlerde birkaç okurumla sohbetimiz oldu. Konumuz yine futboldu tahmin edeceğiniz gibi. Bana sorulan sorular bir noktada ağırlık kazandı. Her enternasyonel turnuvalarda, kuralar çekildiğinde “Tam dişimize göre bir grup” ve de “ bu gruptan lider olarak çıkabiliriz” falan… Sonuçları söylemeye gerek bile duymuyorum. Sadece sonuncu olmuyoruz. Ülkemizde bu işten anlayan yokmuş gibi, Avrupalı hocalardan medet umuyoruz.
Okurlarımın düşüncelerinde netleşen sorular şunlar; “*Kendi yapımıza uygun sistemimiz mi yok? *Kendimize hedef mi koyamıyoruz?”
Bunların hepsi de var gibi. Sadece özel müsabakalarda gösterdiğimiz performansı resmi maçlarda gösteremiyoruz. Bunun en büyük nedeni maç eksikliği. Doğal olarak futbolcu seçimi de çok önemli. Genel olarak söylüyorum ki, yabancı çalıştırıcıların takımlarımıza, milli takımımıza vereceği fazla bir şey yok.
Seksen milyonluk ülkemizde sağlam bir milli takım çıkaramamak, doğrusu benim ağrıma gidiyor. Öyle takımlar karşısında yenik ayrılıyoruz ki, onların nüfusu sıradan bazı şehirlerimizden daha az. Demek ki, insan çokluğuyla olmuyor bu işler. Çözüm belli ama kimsenin işine gelmiyor. Yöneticiler sağlam, bilinçli ve şaibesiz olacak. Altyapınıza eğilecek ve gereken değeri vereceksiniz. Hazıra konmanın bir anlamı yok…
UEFA’nın çalışma tarzı, duygu ve düşünceleri belli, “şikeye sıfır tolerans” diyor. Transferlerde aşırıya kaçanlara Avrupa kupalarından men diyor. Her konuda olduğu gibi, şike konusunda da bizimkiler ne diyorlar, “Bir defaya mahsus olmak üzere…” Bir defaya mahsus olmak üzere konuyu kapatmak demek, suç işleyenleri aklamak demektir. Aklanan da onlardan özür bekler. Haksızlar mı?
Birinin şampiyonluğunu alıp, başka birine veriyorsun ve diyorsun ki; “Yüreğin varsa Avrupa’ya gidersin.” Bu ifade şu anlama gelmiyor mu? “Giyotin boynuna inecek” Bu ifade başka nasıl anlaşılır. Bu olaylar her zaman olmasa bile, affedilecek bir tarafı olacağını sanmıyorum.
Bu söylediklerim bir yerde sohbet ettiğim okurlarımın da ifadeleriydi. Neden ilerleyemiyoruz deniliyor. Aslında ilerliyoruz. Fakat rakiplerimiz bizden daha fazla ilerliyor. Azerilere, Gürcülere üstünlük sağlayamıyorsak, galip geldiğimizde de bayram yapıyorsak, bu demektir ki; Futbolumuzda ilerleme yok…
Millet olarak öylesine gerginiz ki, konuşmaya bile cesaret edemiyoruz. Spor kanallarına bir bakın. Eli yüzü düzgün insanlar ama konuştukları sınırlı. Bir yerden yönetiliyorlar sanki. Biraz ileri gitseler “Acaba patron ne der…” Düşünce bu! Futbol âlemini geriyorlar ve gerilimden besleniyoruz. Geçtiğimiz ya da içinde bulunduğumuz sezondan kim zevk alıyor ki?
Fakat yine de futbol tam bize göre yattığımız yerden galip geliyoruz, oturduğumuz yerden gol atıyoruz. Diş Tabibi bir arkadaşım var. Emin Sermet Güler. Evet, Emin Sermet Güler iyi bir uygulama içinde, hastaları da, güzel asistanları da bu işe adapte olmuştur. Futbol her şeye kadir! Diş Tabibi Sayın Emin Sermet Güler’e teşekkür ederim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA