Dil ve Sesli Düşünmek

0
107

Sanat Yazısı

Değerli okurlarım, sazların her telinden bir ses çıkar ama notalıdır. Her kafadan da bir ses çıkar. Kahvehanelerde özellikle kadınlar hamamında sesler duyulur, rahatsızlık ve kaos yaratan bu anlamsız gürültülere sonuçta “Ses” dense bile biz bu işin sanat yönünü sizlere aktarmaya çalışacağız.

Kelime anlamına göz atacak olursak, ses, bir şeyi anlatmak için, insanın ağzından çıkan her şey, kulağın duyabildiği titreşimdir. Kulak sorunu olmayanlar bu titreşimleri rahatlıkla duyarlar. Dil ve ses birbirini tamamlayan iki niteliği tanımladığından aynı anda telaffuz etmekteyiz.

Bu nedenle, Dil ve ses bir ulusun kimliği olduğundan, çok dikkat edilmesi gereken bir hadisedir. Uluslar arası konumuyla doğrudan ilgilidir. Ancak, ulusal bilinçten yoksun olanlar, bunların dejenere olmasına neden olurlar. İçimizde bu kategoriye girenler oldukça fazla, saymakla bitmez.

Dün şunlar söylenmişti… AL ANANIDA GİT… ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR… Bugün de şunları söylediler…BU MİLLETİN A…..A KOYARIZ… BAKARALAR, MAKARALAR, İHALELER falan. Bunlar bazıları…

Sessiz ve derinden gidenler, bu yöntemin doğruluğuna inananlar bile, birçok işi sonuçlandıramazlar. Sessizlik hayra alamet değildir, sesiz kalanlar olacağı kadar olamazlar. Toplumlarda çıkan çatlak sesler, o toplumda büyük çatlakların açılmasına neden olurlar.

Olumlu düşünmek, güzel konuşmak, sağlıklı iletişimin başta gelen özelliklerinden biri de ses tonudur. Açıklık, anlatılanların dinleyenlerce tam olarak anlaşılması demektir. Bunun için de kişi ya da kişilerin kültürlü olmaları gerekir.

Tarihte ses veren uluslar da vardır. Binlerce yıl ayakta kalan toplumlar aynı zamanda şansta ve kültüre de değer vermişlerdir. Sadece savaşan toplumlar yıkılıp yok olmuşlardır. Düşünce, en büyük güçtür. Düşüncenin yolu cesaret, açık sözlülük, dürüstlük olmalıdır. Bunları gerçekleştirmek demek, doğru düşünmeye adım atmak ve onu yakalamak demektir.

Gözü pek olmakla özdeştir doğru düşünmek. Korkunun gölgesinde hiçbir düşünce yaşayamaz. Olumlu düşünmek umutlarımızı yeşertir. Umut da, hayatta varlığımız değil, varacağımızı zannettiğimiz en uzak hedeftir. Onu çoğunlukla yakalamayız ama umut sürekli olarak bizi o hedefe doğru çeker. Sürekli peşinden gideriz, yorulmayız. Çünkü cazibesi bize hayatı sevdirir. Bir insanın umutlarını yok etmek en büyük yanlıştır.

Düşünerek yetinmek insanın kendisiyle hesaplaşmasını sağlar. Düşünerek yetinmek, başkalarını da düşünmek, bencilliğin tuzağından kurtulmak demektir. Kunduramız yok diye üzülürken, ayakları olmayan birilerini anımsayabiliyorsak insanlık yolunda ilerlemeye başlamışız demektir.

Herkes düşünmeli, miskin-miskin düşünmek yok. İleriye dönük olumlu düşünceler gerekli. Dini istismar ederek kimleri kandırabilirim düşünceleri, o kişileri insanlıktan uzaklaştırır. İçlerinde o duygular varsa tabi.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Teşekkür Etmek ve Özür Dilemek

Değerli okurlarım, beraber yaşadığımız çevremizdeki insanlarla birlikte ülkemiz hayatta olanların çok büyük bölümünün sözünü ettiğim bu iki kavramdan; uzaktan yakından ilgileri yoktur dersem, inanın hiç de haksızlık etmiş olmaz. Oysa “Teşekkür ederim… Özür dilerim…” diyebilmek bir erdem, bir beceri ve yeri geldiğinde söylenmesi şart olan çok önemli iki sözcüktür. Özür dilemek bir iletişim becerisi ve teşekkür etmek de bir iltifat, muhatabını yüceltmektir.

Bir görevli hizmet verirken bir beklenti içinde değildir. Akabinde verdiği hizmetten sonra teşekkür etmek, inanın o kişiyi mutlu eder. Bir sonraki karşılaştığınızda size olan yaklaşımı çok daha değişik olacaktır. Bir ölçüde teşekkür etmek iyi bir yatırımdır.

Günümüzde özür dilemek büyüklerin küçüklerden beklediği bir şey. Hatayı herkes yapıyor ve bunun büyüğü küçüğü olmaz. Özür dilemenin amacı çok yönlüdür. Bazılarını hemen söyleyeyim. Kişi yaptığı hatayı kabul ettiğini, sorumluluk aldığını, muhatabının neler hissettiğini anladığını belirttir. Özür dilemek, teşekkür etmek marketlerde satılmaz. Yani tamamen bedavadır.

İlişkiler arasına giren tatsız, haksız, yıkıcı mesafeyi kısaltır ve iki kişiyi daha çabuk ve olumlu yaklaştırır. Özür dilemek kesinlikle bir yenilgi değildir. Hele kayıp hiç değildir, insanı küçültmez, asla ayıp değildir, muhatabımızı da kesinlikle büyütmez.

Önemli makamları işgal edenler, astlarından gerekli hallerde bile özür dilemeyi beceremezler, küçüldüklerini sanırlar. Teşekkürde etmezler, n’olur n’olmaz diye. Bunlar özürlü canlılardır. Kalpten özür dilemeyi öğrenmemiz şart. Bahanelere sığınmadan özür dilemeyi öğrenmek, dostlukları samimi olarak pekiştirmek biraz da sosyal insanların icraatıdır.

Özür dilemek, sarsılan güveni yeniden inşa eder. Muhatabınıza güven verdiğinizde, güvende olursunuz ve yanlış yapmamaya özen gösterirsiniz. Teşekkür etmek ve özür dilemek zamanla doğru orantılıdır. Olaydan uzun süre sonra teşekkür de edilmez. O kadar anlamsız olur ki, hiç denemeyin.

Özür dilemek dünyanın sonu değildir, sadece yapılan hatayı kabul etmektir. Hata yapan sadece siz değilsiniz, herkes hata yapıyor. Sık sık özür dilemenin de esbab-ı harbiyesi olamaz. Özür dilemek olayı gündeme getirmek değildir. Hele karşı tarafı suçlamak hiç değildir. Karşı tarafı kırmadan, onu onore ederek bu yaklaşım gerçekleştirilir.

Özür dilemek ne ayıptır, ne küçülmektir, ne de kayıptır. Ruhen rahatlıyorsunuz, yaşama güveniniz yoğunlaşıyor, hata yapmamaya özen gösterirsiniz. Teşekkür de özür de, zamanında ve yerinde yapılır ve de yapılmalıdır…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Ahlaksızlığın Bedeli

Dünyadaki ülkeler, hangi ülke olursa olsun, ister İsveç gibi küçücük bir ülke, ister ABD ve Rusya gibi süper güç olsun. Hiçbir ülke, borçla harçla, nüfus artışıyla, seyahatlerle, futbolda alınan yenilgilerle, hatta lüks yaşamla bile batmaz. Ancak, irtica hortlar, yalan dolan, dini istismar ve ahlaksızlık  boyut kazanırsa o ülkeyi kimse kurtaramaz… Batar! Başka türlü de izah edilemez…

Günün Sözü
Teşekkür de, Özür de Birer Erdemdir

Öcal’dan İnciler
Teşekkür de, Özür de Bedavadır…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here