Günümüzde artık neyin “gerçek” neyin “sahte”, neyin “doğru” neyin “yanlış”, neyin “iyi” neyin “kötü” olduğunu saptamaya çalışırken, farklılıklar karşılaştırıldığında birbirinden ayırt edebilmek giderek zorlaşıyor.
Çelişki ve karmaşıklıklar “yapışık ikizler” gibi iç içe birbirine dolanmış vaziyette. Karışık işler sanki bir yaşam biçimine dönüşmüş her şey aynı kefeye konuluyor.
Psikolojik, sosyolojik, jeolojik, biyolojik, politik ve ekonomik olaylar kafa karışıklığına neden oluyor.
Birbirine karışanlardan örneklere halen güncelliğini koruyan bir deyimle başlayalım: “At izi it izine karışmış…”
Şimdi de diğerlerine bir göz atalım.
İyi ile kötü, doğruyla yanlış, haklıyla haksız… Cesaretle korkaklık, namusluyla namussuz, haramla helal… İyimserlikle kötümserlik, liyakatle sadakat, savaş ile barış… Dürüstlükle sahtekârlık, yaş ile kuru, sağlamla çürük…
Umutla umutsuzluk, gülenle ağlayan, gerçekle yalan… Bilenle bilmeyen, suçluyla masum, dindarlıkla dincilik… Bilgili ile cahil, sağlıklıyla hasta, zenginle yoksul… Ak ile kara, temiz ile kirli, tatlıyla tuzlu… Şakayla ciddiyet, saçla sakal, sapla saman…
Organik ürünlerle GDO’lu ürünler, yerli parayla yabancı para… Yerli sporcuyla yabancı sporcu… Koyun etiyle eşek eti, sıcakla soğuk, rüzgârla fırtına… Kar ile yağmur, yıldırımla şimşek, güneşle bulut… Geceyle gündüz, temizlikle kirlilik, zengin ile yoksul ve güzelle çirkin birbirine karışmış.
Kafalar karışık, farklılıkları birbirinden ayırın ayırabilirseniz. İşiniz yoksa “ayıklayın pirincin taşını!” Birbirine karışanları ayıklamak “bilgi, beceri, deneyim, sabır ve yetenek” işidir.