Sanat Yazısı
Değerli okurlarım, ağzımızın içindeki dil var ya; eğer çenemize doğru sarkarsa, bizi rezil rüsva eder. Bir de insanlara tepeden bakma huyumuz bulunuyorsa, dost kazanamayız ve çevremiz giderek boşalır, günün birinde yalnız kalırız.
Toplumda, kapalı mekânlarda ya da bireysel görüşmelerde, sohbetlerde; şayet kendimize saygımız varsa sorun yok ve muhatabımıza da aynı saygıyı gösteririz. Bu haddimizi bileceğiz keyfiyeti sadece bireysel ve toplumdaki konuşmalarla sabit değildir. Her konuda haddimizi bilmeliyiz.
Zaruri ihtiyaçlarda, gıda tüketiminde, mutfağımızda, giyinip kuşanmamızda, bakışlarımızda ve hatta gezip tozmalarımızda bile haddimizi bileceğiz. Bu makalemizde konumuzun aslı şudur… Her ne kadar ülkemiz ocaklarına ateş düşmüştür. Evlat acısı, baba feryatları ayyuka çıkmıştır. Ülke savunmasında şahadette olacaktır. Askerliğin yan gelip yatma yeri olmadığını herkes biliyor artık. Ancak, şehitlerimizle öğünmemek mümkün mü? Operasyonlar zayiatsız olsaydı çok daha sevindirici olurdu. Silahlar konuşunca, Emevi Camiinde namaz kılma gündeme gelince bu mümkün olmuyor. Buna Kader İlahi diyoruz…
Bu makalemi eskiyen yılda yazdım ama sizler yeni yılda okuyacaksınız. Yeni yılların en önemli özelliği de, işçi, memur, emeklilere verilen zamların tutarıdır. Heyecan verici bir hadisedir. Özellikle tek maaşla beş altı kişiyi beslemek zorunda olanlar için daha da heyecan vericidir.
Milletimiz yokluk ve yoksulluk içinde kıvranıyor, mutfaklarda yoksulluk tsunami gibi kasıp kavuruyor. Bilinmeyen nedenlerle piyasa, özellikle temel gıda maddeleri almış başını gidiyor. Ekmekler küçülüyor, simitlerin fiyatı ekmekten fazla olursa, bunlardan daha elemi ve daha vahimi teraziler de ayarsız, kantarın topu hep sağa kayıyor.
Bu saydıklarımın hiç birisi gündem oluşturmuyor da, aklımızda fikrimizde sandık var. Sandık denilen olay; yıllar önce kızlarımızın çeyizinin saklandığı tahta kutuydu. Şimdi içine mühürlü mühürsüz zarflar atılıyor.
Betonlaşan ülkemizde bazı üretimlere ya da tüketim maddelerine altı ay içinde yüzde kırk beş zam yapılmış ve hem de gece yarısı. Benzin, mazot falan filan. Bunları artık söyleme gereği duymuyorum.
Millet olarak unutkanız, tembeliz, maalesef neme lazımcıyız. Bütün bunlara rağmen söyleyeceğim kabul görür mü bilmiyorum. Yanlış anlamayın, herkes sokağa çıksın (ya-ya-ya, şa-şa-şa, falan takım çok yaşa) desinler demiyorum.
Sadece, bir hafta ya da on gün alış veriş yapmayalım. Sadece zeytin ekmek yiyelim. Aç kalmıyoruz ama zamlar karşısında dik duruyoruz. O temel gıda maddelerine keyfi zam yapanlar ne yaparlar acaba? Bir ideal uğruna en fazla on gün fedakarlık edenler zarar görmezler. O keyfi zam yapanlar, denetimden yoksun insanlar, kapı-kapı dolaşır ve “fiyatı yarıya indirdik, bozulmasın alın bunları” diyeceklerdir buna inanın. Dik durmayı becerebilirsek kazanırız.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Demokrasi Olmazsa Faşizm Olur!
Değerli okurlarım, insanların özgür iradeleriyle yarınlarını tayin edebildikleri tek ve yegâne rejim demokrasidir. Biz böyle belledik v binlerce yoldaşımıza da aynen böyle öğrettik. Demokrasinin anılmadığı ülkelerde faşizm hâkimdir. Yani tek el, tek ses, tek başlılık! Fazla uzatmayacağım, anladığınızı sanıyorum.
Faşizmin olduğu yerlerde alabildiğine baskı vardır, hak, hukuk, özgürlük olmaz. Hakkını arayamazsın, konuşamazsın, üç beş kişi bir araya gelemezsiniz. Suçtur, hem de en büyük suçtur. Mutlaka silah zoruyla milleti isyana teşvik ediyorsundur. Öyle telakki edilir.
Başkent Ankara karla kaplı. Adeta beyaz bir çarşaf örtülmüş üzerine. Ankaralı bile o beyazlığın tadını çıkarıyor. Güneyli ekranlarda hayran-hayran o beyaz örtüyü seyrediyor. Kar yüksek yerlere ve mevsiminde yağar. Uzun yıllardan beri buradayım iki kez kar yağdı. Hayır, yağmadı çiseledi, tutmadı bile.
Ülkemiz mevsimin en soğuk günlerini yaşıyor. Zaten Doğu’da hayat felce uğramıştır. Diğer şehirlerde insanlar soğuk ve zamlar karşısında yok olmamaya, dik durmaya çalışıyorlar. Bu soğuk günlerde Cenab-ı Allah fakire fukaraya yardım etsin, yaşama gücü versin. Cebinde ekmek parası olmayan o kadar insanımız var ki.
Bunları Neden Anlattım Biliyor musunuz? Ankara’nın kışını, ayazını bilen bilir. Böylesine dondurucu soğuğa sahip bu şehirde yıllarım geçti. Her şeye rağmen yine de Ankara’yı seviyorum.
Bir defasında, yani uzun yıllar önceydi… Birkaç gün sonraki stratejiyi belirlemek için Ankara Gar’ı civarında dükkân gibi bir yer kiralamıştım. Belli günlerde orada toplanır ve geç vakit dağılırdık. Faşistlerle ilgili bu kapkara anımı daha önceleri yazdığımı düşünüyorum ve bu nedenle de ayrıntıya girmeyeceğim. Konumuz DEMOKRASİ ve FAŞİZM…
Soğuk bir kış günü ve her taraf kar ve buz! Eksi 17 derece, gece saat iki de istişare ettiğimiz mekândan ayrıldık. 19 Mayıs Stadı’nın oraya geldiğimizde kaşlarımız ve bıyıklarımız bembeyaz olmuştu, donmuştu yani…
Öylesine dondurucu bir havada faşistler, beni su ile dolu bir havuza soktular ve hem de dakikalarca. Sıradan ve gereksiz sorularla sekiz kişi tarafından coplanıyordum. Ayrıntıya girmiyorum. Olaydan birkaç gün sonra iki yoldaşım böbrek yetmezliğinden vefat etti. Benim ise işitme zafiyetim başladı.
Faşizm böyledir. Sindirmek ister. Susturmayı yeğler. Faşizmin olduğu yerde Özgürlük olmaz. Hak hukuk olmaz. Konuşamazsın! Faşizmin olduğu yerde ne vardır? Alabildiğine baskı vardır. Halkı sindirme, ezme eğilimi hakimdir.
Bu meydanda cengimiz var / Er olan meydana gelsin,
Faşistlere hıncımız var, / Devrimciler safa gelsin.
1970’lerde Devrimci Gençliğin sloganlarından birisiydi bu ifadeler. O dönemdeki Devrimcilerin büyük bölümü Hakk’ın rahmetine kavuştu. Yaşayanlar da benim gibi kabuğuna çekildi. Olumsuzlukların çaresi Demokrasidir. Faşizmde kınamak yoktur, taviz yoktur, hele acımak hiç yoktur. O nedenle “Tek Yol Devrimdir!”
Dağlardaki teröristleri indirmekle devrem yapmış olmayız. Devrim, demokrasi ile eş değerdedir. Ona ulaşamazsak millet olarak yok oluruz.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Devrimi Yaşadın mı?
Yaşadın mı ki,
Devrimi
Yeni nesil
Nereden bilsin
Bu rejimi?
Demokrasinin ikizi
Yaşamın mihengi
İnsanların
Göz bebeği
Her şeyin değerlisi
Uğrunda
Neler verilmez ki…
Bir Devrimci
Günün Sözü
Devrim Alınmaz Yapılır!
Öcal’dan inciler
Faşizm, Demokrasiyi Hazmedemez