Belediye Başkanlığı seçim tarihinin yaklaşmasıyla birlikte “siyasi hareketlilik” tekrar başladı. “24 Haziran” Milletvekili Genel Seçimlerinin ardından “dinlenme ve rehavet” modundaki siyaset derin uykudan uyandı.
Belediye başkan adaylarının birçoğu belirlendi. Şimdi vatandaşın karşısına görücüye çıkacaklar. Kendilerini tanıtma, beğendirme ve yapacakları hizmet ve icraatları anlatma turlarında çok ter dökecekler. Seçim süreci boyunca vatandaşla “sohbet, kucaklaşma, tokalaşma, sırtını sıvazlama, tatlı dil ve güler yüz” sahnelerine sık-sık tanık olacağız.
Açık arttırma usulü “oy kapma” yarışı kızışacak, kıran kırana geçecek. Bu seçimin önemi, Başkanlık Sisteminin hayata geçmesiyle ilk kez yapılacak olmasıdır.
Seçim süresince renkli simalar, renkli sesler, renkli görüntüler ve renkli vaatlerle sıkça karşılaşacağız. Seçim kehanetleri, tahminler ve yorumlar birbirini izleyecek. “Bir kızın birçok damat adayı talibi çıkar, birine kısmet olur…” misali, başkanlık koltuğunda da benzer olay yaşanır.
Hangi aday gözle görülür, elle tutulur gerçek vaatlerde bulunup inandırıcılığını kanıtlayacak sözlerin arkasında durursa, o aday toplumun nazarında kabul görür. İnandırıcılık, yapılan uygulamalara bağlıdır. Dolayısıyla adaylar arası rekabet, toplumun kazançlı çıkmasına yarar.
Seçimler demokratik bir yarıştır. Kaybetme korkusuyla kazanma sevinci yarış halindedir. Bu yarışta kazanmakta var, kaybetmekte var. Sandıktan ne çıkarsa bahtına! Kaybedenler sonuçlarına katlanmalı.
Halkın referansı seçim sonuçlarını belirler. Seçilecek Belediye Başkan Adayı, kentin ortak eseri ve temsilcisi olmalıdır. Ön yargısız, oy verenle vermeyenin arasında ayırım gözetmeksizin, eşit hizmet ilkeleri doğrultusunda tüm halk kitlelerini kucaklayacak ve bütünleştirecek, parti rozetini yakasından çıkaran bir belediye başkanını iş başına getirmek, yarınların mutlu, huzurlu ve müreffeh kentini yaratmak için önemli bir fırsattır.
Vatandaş, kendisini hakkıyla yönetecek ve temsil edecek “üretken, yenilikçi, çalışkan ve şaibesiz” birini seçmenin arayışı içindedir. Direksiyon “acemi şoföre” teslim edilirse, eninde sonunda duvara toslaması kaçınılmazdır
Nefes alacak pırıl-pırıl, her açıdan tam donanımlı içinde yaşanabilir bir kent özlemi… Ancak bu özlemi giderecek, hizmet ve icraatları toplumla buluşmasını sağlayabilecek kaliteli, ufku geniş bir belediye başkanı sorunların üstesinden gelebilir ve bu özlemi giderebilir.
Aldatılmışlık toplumu derinden sarsar. Hayal kırıklığına uğramak, insanları umutsuzluğa düşürür. Denenmiş, başarılı olamamış birini tekrar aday göstermek, siyasi intihardır. Yönetmek bir sanat ise, yönetecek kişinin en iyisini seçmek de bir sanat olmalıdır. Sadece slogan ve amblemlerle etrafa iyi görünmek yeterli değildir. Siyaset yolculuğunda, “Yanlış otobüse binen, yanlış yere gider…”
