Sanat Yazısı
Değerli okurlarım, yıllarımı verdiğim gazetenizde (İskenderun Gazetesi) sizlere sunduğum makalelerimde ve spor yazılarımdaki; yarım asrı aşkın anılarım genç kuşağın ilgi odağı olmuştur. Yazdıklarım ilgi alanımda olsa bile yine de araştırıp konuyu zenginleştirdikten sonra yayınlamaya özen gösteren mütevazı bir gazeteci yazarım.
24 Aralık, meslek hayatımda hassasiyet gösterdiğim çok önemli günlerden biridir. Bu kutsal günü Noel Baba ile örtüştürmeyeceğim. O gün için de özel bir sayfa hazırlayacağım her zaman olduğu gibi.
Bu kutlu günü, yeni değil en eski tanıyanlardanım. O muhterem vasıtasıyla bilgi sahibi olduğum 24 Aralık, daha önceleri doğruyu söylemem gerekirse bana bir şey anımsatıyordu. İşte o günden sonra bu kutlu gün bana çok şeyler çağrıştırmaya, hakkında araştırmalar yapma zarureti doğurdu.
Bugün İsa Aleyhisselamın doğum günüdür. Meleklerin müjdesiyle “Davut’un diyarına kurtarıcı geldi” uyarısıyla olay yerine giden azizler Meryem’i Yusuf’u samanlıkta yatan çocuğu gördüler.
Bugünün değerini bilen ve hakkını veren Hristiyanlar hala çoğunlukta çok şükür. Bütün yıl bir defa bile haç çıkartmamış Hristiyanların aynı gece yarısı kilise ayinlerine akın etmesi çok şeyler ifade etmektedir.
Allah indinde kutsal olan her gün kulları tarafından da kutsal sayılacağı tabidir. 24 Aralık sıradan bir gün değildir ve de yaşadığımız yılın son günlerinden biri hiç değildir. Noel’den çok farklıdır. Bir başlangıçtır. Bir dilektir, Allah’a sığınmaktır, O’na yaklaşmaktır.
Yüce Allah, şerefli bir yaşamı sevmekle başlar. Sevmeyi ve sevdiği için gizlice gözyaşı dökmeyi beceremeyenlerden hiçbir şey hâsıl olmaz. Sonunda toplum onları dışlar. İnsanları kandırmadan, hayal kırıklığı yaşatmadan sevmek bir erdemdir. İnsanlara tepeden bakanların, kul hakkı yiyenlerin, ulu orta yalan söyleyenlerin hasmı Cenab-ı Allah’tır.
Bugünün yüzü suyu hürmetine… Yüzünüzden tebessümü, Yüreğinizden sevgiyi, Sofranızdan ekmeğinizi eksik etmesin, Yüce Yaradan, düşmanıma bile evlat acısı göstermesin. İyi bir kul olarak huzura çıkalım, yüzümüz kızarmasın. Amen…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Hazreti İsa’nın Doğumu
Değerli okurlarım, İsa Aleyhisselam, İsrailoğullarına gönderilen, Kur’an-ı Kerim’de ismi bildirilen peygamberlerdendir. Peygamberler arasında en yüksekleri olan ve kendilerine “Ülülazm” denilen altı peygamberin beşincisidir. Annesi Hz. Meryem’dir. Allah-ü teala onu babasız yarattı. Kudüs’te doğdu, 30 yaşında peygamber oldu, kendisine İncil adlı kitap gönderildi. 33 yaşında diri olarak göğe kaldırıldı. Kıyamete yakın yeryüzüne tekrar inecektir.
Yeni Ahit’te Aziz Luka’ya göre İncil’in 1. bab, 12. suresinde şöyle yazar; “Melek dedi ki; Size müjde getirdim. Bugün Davut’un diyarında kurtarıcı doğdu” Aceleyle gittiler ve Meryem’i, Yusuf’u, samanlıkta yatan çocuğu gördüler. Yukarıdaki paragrafta Rupül Kuds’ün nefesinden hamile kaldığı varsayılan Hz. Meryem’in İsa Mesih’i doğurduğu anı anlatmaya çalıştım. Zaten Aziz Luka’nın bu aktarış biçimi Matta, Markos ve Yuhanna tarafından kaleme alınmış diğer Ahid-i Cedid İncillerinde de aşağı yukarı aynı şekilde zikredilir.
Hıristiyan Âleminin büyük çoğunluğu 24-25 Aralık gece yarısından beri İsa’nın doğumunu kutluyor. Bu kutlu günü, şimdi cennette olduğuna inandığım o muhteremle yıllarca kutladık, ruhu şad olsun.
Bu kutlu günün biz Muhammedilerle ortak yönü oldukça fazladır. Lokumlu ev ziyaretleri öncesinde farz ramazan zekâtı, barışma, el öpme ve eskilerinin mendil adeti…
İsevilerde ise 24 Aralık gecesindeki sofra buluşması, arkasından merhamet sadakası, hediye teatisi… Bütün bunlar birbirine çok benziyor. Ancak, en çok örtüşenler de, ikisinde de genel bir neşe, kıvanç, huzur ve suhulet mesajlarıyla bütünleşiyor. Hatta bütün yıl alnı hiç secdeye varmamış Müminlerin bayram sabahı cami avlularının doldurulması gibi.
Yine bütün yıl bir defa dahi haç çıkartmamış Hristiyanların aynı gece yarısı kilise ayinlerine akın etmesini ayrı bir ortak payda olarak gözlemlemek gerekiyor.
Dostlarım, bu yazdıklarımı şu anda yaşayan hiç kimseden duymadım. Şimdi cennette olduğuna inandığım o muhterem bunları sık-sık anlatırdı. İnanın hiç rahatsız olmazdım. Benim konuya saygıyla yaklaşımım onu çok mutlu ederdi ve ben de mutlu olurdum.
Ve de ben oruçluyken, dolu-dolu beraberliğimizde, yanımda hiçbir şey ne yerdi ne de içerdi. Namaz vakti beni camiye yönlendirir, üşenmeden beni kapıda beklerdi. Sanırım asalet bu olmalı, nezaket, zarafet bu olmalı. Şimdi var mı öyle birisi?
Bu vesile ile Sayın Rızkullah Terbiyeli’nin, Sayın İlyas Terbiyeli’nin ve de ailelerinin bu kutlu günlerini kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.
Mutlu olun mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Dertlerle Yolumuzu Buluruz
Meryem, doğum ağrısı başlamadan baht ağacının yanına gitmedi. “Doğum ağrısı O’nu hurma ağacının dibine sevk etti” O’nu ağaca götüren o dertti de kuru ağaç meyve verdi.
Beden, Meryem’e benzer. Her birimizin bir İsa’sı vardır. Biz de dert gelirse İsa’mız doğar fakat dert olmazsa İsa, geldi o gizli yoldan gider, gene aslına kavuşur. Ancak biz mahrum kalırız. Faydalanamayız ondan.
Evet, insanoğluna yolu gösteren derttir. Bu her işte geçerlidir. Hangi işi yapmayı düşünürsek o işin derdi, düşüncesi, heyecanı, hevesi, aşkı gönlünde doğmazsa, insan o işe girişemez. Çünkü o iş dertsiz kolay gelmez O’na…
Günün Sözü
24 Aralık Çok Anlamlıdır…
Öcal’dan İnciler
24 Aralık Doğum Günüdür.