Dar anlamıyla ‘YASA, Devletin yasama gücü tarafından herkese uyulmak için konulan her türlü kural; YASAK ise, bir işin yapılmaması buyruğu, devlet düzeninin sağlanması bakımından suç işlemeyi caydırıcı önlemlerdir.’
Sosyolojik, ekonomik, teknolojik ve kültürel olarak durmadan hızla gelişen ve değişen dünya koşullarında, toplumların değişmez ve ihtiyaçlara cevap vermeyen yasalarla yönetilmesi mümkün değildir. Adaletin tecellisinde birçok sıkıntılara yol açar.
Teknolojiyi ele alırsak insan yaşamını ister istemez değişime uğratıyor. İletişim, ulaşım ve tıp alanlarındaki gibi hızlı değişimler, yasaların günün koşullarına göre çıkarılıp uygulanmasını gerçekleşiyor.
Yasaları ihtiyaçlar belirlendiğine göre, koşullar değiştikçe bunlara paralel olarak hukuk sisteminde de yasaların yenilenmesine gerek duyulur.
70, 80, hatta yüz yıllık yasalarla, bu günün koşullarında adaletin dağılmasında birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Dünyanın hiçbir ülkesinde hayata geçirilen yasalar dört dörtlük değildir. Mutlaka eksik yanları ortaya çıkar. Önemli olan bu eksikliği yerinde ve zamanında giderebilecek adımların atılmasıyla, adaletin “hassas terazisini” dengede tutabilmektir.
Hukukun uygulanabilirliği, ancak yasaların “şeffaf ve anlaşılabilir” nitelikte olmasına bağlıdır. Zaman-zaman orasından burasından kırpılarak onatılan yasalar, adaletin tecellisini zora sokar.
Yasaların boşluklarından yararlanmak isteyenlere karşı güçlü bir adalet mekanizmasının etkinliği önemlidir. Çünkü yasakların karmaşıklık ve bulanıklığı, karar aşamasında vicdan ve kanaatin uygulanmasında tereddütlere yol açabilir.
Yasaları çıkaran siyasetçiler, “hakkı yerine getirme ve hakkı gözetleme” sorumluluğunun bilincinde olmak zorundadırlar.
Adalet uygulayıcısının karar aşamasında adalet çarkını gönül rahatlığıyla işletebilecek önlemlerin alınmasında özen gösterilmeli ki, “hassas terazide” şaşma ve yanılma olmasın.
Adalet kavramı yüzyıllardır tartışıla durur. Adalet ve hukuk üzerine söylemlerle ilgili tartışmaların ve eleştirilerin ilelebet süreceği şüphe götürmez.
YASAK konusuna gelince, yasaklamak kolay ama yasalara uymak, saygı göstermek zor gibi görünüyor.
Trafik kurallarının ihlalinden tutun da gürültü kirliliği, çevrecilik veya kapalı ortamlarda sigara içme yasağına kadar birçok alanda yasaklar hiçe sayılmakta cezalardan sıyrılmak için türlü yollarla başvurulmaktadır.
Sanki yasakları delmek, bir meziyet, zafer kazanılmış bir kahramanlık gibi algılanıyor. İnsanın yaratılışı gereği nerede bir yanlışlık varsa onun cazibesine kapılıp işin kolayına kaçıyor, sanki yasakları delmekten zevk alıyor.
Her canı isteyen keyfi olarak kendi kafasına göre “muadil ve kişiye özel” yazılı olmayan kurallar icat ederse, adalet ve hukukun inkârına yol açar.
Adalet duygusu zedelenir, vicdanları yaralar ve toplumsal düzenin alt üst olmasına zemin hazırlar. Adaletin ölçütü herkesin hakkını vermek, kimsenin hakkını yememek ve herkese eşit davranmaktır.
Adaletin tecellisi bir tek şeye bağlıdır. O da hukuk ve vicdandır.
Filozof Aristo’nun belirttiği gibi, “yasalar bir devletin toplumsal düzenidir.”